Gökçek ŞifaSize Telefonunuz Kadar YakınızÜcretsiz Google Play'de
İNDİRX
Ev / Sağlık Haberleri / Su içerek soğuğa meydan okuyun

Su içerek soğuğa meydan okuyun

Su içmenin önemi yaz aylarında daha çok gündeme gelse de kış aylarında da yeterli miktarda su tüketmek büyük önem taşıyor. Kış aylarında su içmenin önemini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, “Kışın, soğuk havalarda vücut ısı kaybını engellemek için damarların çapını daraltır. Bunun sonucunda da derin dokulardan deri yüzeyine olan kan akışı azalır; dolayısıyla vücut daha çok üşür. Yeterli miktarda su içilmediğinde kan dolaşımını daha da yavaşlar” diyor. Su içmenin vücut ısısını dengelemede kritik bir rol oynadığını dile getiren Köprülü, az miktarda içilen suyun vücut ısısını düşürdüğünü söylüyor.
Sağlıklı bir yaşam için yeterli miktarda su içmek vücudun tüm fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için hayati önem taşıyor. Vücudun %60’ının su olduğu da göz önüne alındığında su gerçekten tüketilmesi gereken elzem bir içecek. Yaz sıcaklarında bol miktarda tüketilen suyun kışın da aynı özenle tüketilmesi gerekiyor. Her gün düzenli tüketilen suyun bağışık sistemini kuvvetlendirdiğini ve böylece hastalıklardan korunmaya yardımcı olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, “Su içmek, özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarını, gribal enfeksiyonları ve idrar yolu enfeksiyonlarını önleyici etki gösterir. Bir nevi doğal ilaç da diyebiliriz su için. Yeterli miktarda su içilmediğinde özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalar görülebilir; bu da kişiyi uzun vadede ciddi hastalıklarla baş etmek zorunda bırakabilir. Bunlarla birlikte, özellikle mevsim geçiş dönemlerinde vücut daha yorgun düşer ve bağışıklık daha kolay zayıflar. Bunu engellemek ve günlük enerjinizi yüksek tutmak için mutlaka su tüketmeniz gerekir” diyor.
Su zehirlenmesine dikkat
Fazla terlemediğimiz için kış aylarında su içmek çoğu zaman aklımıza gelmez; ancak vücut yaz-kış hiç fark etmeksizin aynı oranda suya ihtiyaç duyar. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, “Çok fazla hareket edilip terlenmeyen normal bir günde minimum 8-10 bardak kadar su tüketmelidir. Bu oran aslında kişiden kişiye değişim gösterir ancak ortalama olarak baktığımızda günde 2-3 litre kadar su tüketmek bireylerin genel sağlığı için elzemdir. Dikkat edilmesi gereken bir konu ise su zehirlenmesidir. Günde 5 litreden fazla su tüketmek ve buna uygun oranda idrara çıkmamak vücutta su zehirlenmesine sebep olur. Aşırı su tüketimi ve idrara çıkmamak vücudun tuz konsantrasyonun bozulmasına yol açarken bu da ciddi boyutlarda karaciğere ve böbreklere zarar verir” diyor. Köprülü, su zehirlenmesinin vücudu ölüme kadar götürebilecek bir durum olduğunu ve içilen suyun miktarının da aşırıya kaçmamasına özen göstermek gerektiğini vurguluyor.
Dengeli su tüketimi nemlendiricilerden daha etkili
Kış aylarında havaların soğuması ile beraber iç mekanlardaki hava, klima veya diğer ısıtıcılarla daha sıcak hale geldiği için vücut ısısında değişimler oluyor. Ece Köprülü, “Soğuk havalarda aniden sıcak bir alana girildiğinde cilt, nemini kaybeder. Bu durum kurumalara ve hatta aşırı kuruma sonucu çatlaklıklara bile yol açabilir. Bu sebeple yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da su tüketimine önem vermek gerekir. Yeterli su içmeyen kişilerde cildin nem dengesi bozulduğu için cilt daha çabuk kırışır, bu da kişinin daha yaşlı görünmesine sebep olur. Su içmek cilt güzelliği için de vazgeçilmezdir. Yaşlandıkça ve dış etmenlerle karşılaştıkça cilt zamanla yıpranmaya uğrar, esnekliğini kaybeder ve incelir; bu da gayet normaldir. Ancak cildi kozmetik malzemelerle korumadan önce onu daha sağlıklı hale getirmek için su tüketimine önem vermek gerekir. Sağlıksız görünen bir cilt, nemini kaybetmiş ve matlaşmış bir cilttir. Böyle olan cilt kesinlikle daha çabuk kırışır ve daha yaşlı durur. Bu nedenle tek başına kozmetik malzemelere güvenip, cildimizi tonlarca kimyasala maruz bırakmak yerine, önce günlük su tüketimimizi düzenlemeye özen göstermeliyiz” diyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Hakkında
Yaşam kalitesini artırmak için dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmak hedefiyle kurulan Anadolu Sağlık Merkezi, modern tıbbın gereklerini yeni ve kapsamlı bir sağlık anlayışıyla hastalarına aktarıyor. Hizmet kalitesine önemli katkı sağlayan Johns Hopkins Medicine (JHM) ile devam eden işbirliği Anadolu Sağlık Merkezi’nin sağlıkta referans merkezi olma vizyonunu da destekliyor. Kurulduğu günden buyana gerçekleştirdiği çalışmalarla ‘Sağlığın Merkezi’ konumuna ulaşan Anadolu Sağlık Merkezi; onkoloji, kalp damar sağlığı, kadın hastalıkları ve tüp bebek, nöroloji, cerrahi bilimler ve iç hastalıkları dahil olmak üzere tüm branşlarda sunduğu hizmetlerde hasta odaklı yaklaşımla hareket ediyor. Hizmetlerinde hasta hakları ve güvenliğini temel önceliği olarak belirleyen Anadolu Sağlık Merkezi, kaliteli sağlık hizmeti ile dünyanın farklı bölgelerinden gelen hastalara tedavi olanağı sunuyor.
Johns Hopkins Medicine Hakkında
Johns Hopkins Medicine, Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimlerini ve bilim adamlarını, Johns Hopkins Sağlık Sisteminin organizasyonları, sağlık profesyonelleri ve tesisleri ile birleştirmektedir. Johns Hopkins Medicine’ın misyonu, tıbbi eğitim, araştırma ve klinik bakım standartlarını mükemmelleştirerek toplumun ve dünyanın sağlığını daha iyi bir seviyeye çıkartmaktır. Farklı ve kapsamlı olan Johns Hopkins Medicine, Johns Hopkins Hospital’ın 1889’daki açılışından bu yana, sağlığı korumak için hekimlerin ve tıbbi bilim adamlarının biyomedikal araştırmalar ve tıbbi bilgilerin uygulanması konularındaki eğitimlerinde uluslararası liderlik sağlamıştır.

Dikkatinizi çekebilir

“VİRÜSÜN PANZEHİRLERİ”

Bitki özlerinden elde edilerek uygulanan fitoterapi tedavisinin, virüse karşı etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, “Fitoterapi son ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.