Tıp Mafyası
Yazar ABD, Fransa ve Kanada da tıp eğitimi gördükten sonra bu ülkelerde 25 yıl doktorluk yapmış ve gördüğü yanlışları kaleme almıştır. Eserin İngilizcisi The Medical Mafia ve Almancasın: Die Medizin Mafia adı ile yayınlanmıştır.
Yazar: Ghislaine Saint-Pierre Lanctot
Yazarın Kitabı hakkında söyledikleri:
Sevdalıyım: Sınırsız Sağlığa. Bu hayali gerçekleştirmek için Tıp okudum. Yıllarca doğru yolda olduğuma inandım. Gerçekler ise, tamamen çok farklı idi. Düşünceler, Duygular ve Hisler, jm görülmeyen ve hissedilmeyen muhalefet beni düzenli bilimsel çalışmalarımda sinirlendiriyordu.
Bunun üzerine ben başka bir yola, yani Alternatif Tıp’a ve Dogaltedaviye yönlendim, o sağlığı tamamen kapsayan başka çözüm yolları sunuyordu. Bu aroma sırasında bir çok ülkede çok faydalı imkanlar keşfettim..
Fakat buna rağmen insanlar acı çekiyorlar ve ölüyorlar. NEDEN?
-Neden sürekli sağlık alanında kötüye gidiyoruz?
-Neden sağlık sistemi bu kadar çok pahalı ?
-Neden hala bunda ısrar ediliyor, herkes bundan şikayetçi olduğu halde?
-Kime faydası var bunun?
Fazla bilmeden, kime müracaat edeceğimi bilmeden, kendi içime döndüm: Sinirsiz sağlık beni orada bekliyor!
Cadı Çekici: Engizisyon (Katolik Kilisesi Mahkemesi): 1257-1816 yılları arasında 9 milyon insan (Cadılık yaptıkları gerekçesi ile keyfi olarak yargılamış ve dinden çıktıkları gerekçesi ile günlerce süren işkenceden sonra yakmışlardır. Kilise elinde tuttuğu imtiyazlar ve imkanları korumak için tek tedavi edici ve her şeyi bilen maka olarak bu uygulamaları yapmıştır. Bu sistem kilise ve imtiyazlıları korumak ve kollamak için kurulmuş ve sadece fakir halka karşı ve kendi fikirlerine ters düşenler karşı uygulanmıştır. Bu konuda geniş bilgi Malleus Maleficarum da (Hexenhammer) bulabilirsiniz. (D.M.M.35)
Flexner Raporu: Amerika Tıp Birliği (Amerikanische Medical Association) ve Amerika Tıp Akademiler Birliği (Association of Medical Colleges) 1910-1925 yıllarında yaptıkları çalışmalarla Alternatif Tip’i dışlamışlardır. O zaman ABD’de mevcut olan 650 Tıp Fakültesinden 600′unü kapatmışlar ve öğrencilerin sayısını 7500′de 2500′e indirmişler ve tam kontrollü eğitime geçmişlerdir. (D.M.M.36)
Alma Ata Konferansı: Dünya sağlık Örgütü 1977′de Alma Ata da konferansta Uluslar arası Tıp Kuralları ve Kriterlerini sunarak bütün dünyada hükümranlığını ilan etmiştir. Dünya sağlık Örgütü dünyanın sağlık bakanlığıdır ve gizli hükümetse bunun arkasındaki gizli hükümetse Rakefeller ve diğer süper holdinglerdir. (D.M.M.37)
Fiyat ne? ABD’de 1993de sağlık sektörü kişi başına$ 3000 iken bugün $ 5 500 ulaşmıştır. Yani bütçeden 1.500.000.000.000.000 US $, yani 1,5 trilyon dolar demektir. Bununla 100 milyon araba alınabilir. 10 milyon ev yapılabilir veya 1,5 milyon insana 1 milyon dolar dağıtılabilir. Türkiye’de kanserli bir hastanın aylık tedavisi 30 yıl önce 30 dolar ilken bugün 30 000 dolar olmuştur. Paralar kimin cebine gidiyor? (D.M.M.38)
Dr. med. Mag. Theol. Ryke Geerd HAMMER diyor ki: http://www.neue-medizin.de/assets/applets/Die Medizin Mafia.pdf
ORTODOKS TIP(OKUL TIBBI) İLMİ DEĞİLDİR:
Ortodoks Tıp, hüküm sürdürmek için, dogmatik (Dogmatist:Araştırmadan ziyade itiraz edilmeksizin kabul edilen kati prensiplere dayalı eski tıp öğretilerinden biri) bir sistem geliştirmiştir. Ve herkes öğretiye uymak zorundadır.
1-) Tıp öğrencilerinin bilim gücü ve sadakat ve kor bir tabilik hedefi ve Ortodoks tip’in idealleşmesi gibi hedefler seçilir.
2-) Üniversite eğitimi, tıp eğitimi, bilimin somut (elle tutulur, gözle görülür) olması gerektiği öğretilir ve soyut olanların inkar edilmesi üzerine dayatılmıştır.
3-) Devlet Ortodoks tıp muayene hanelerini kurulmasını zorunlu kılıyor. Yani bir bilimsel ispatla mecbur kılma. Bunun haricinde başka metotların, özellikle Alternatif Tıp’ı yasaklanmasıdır.
4-) 1978 Yılmada yapılan Ortodoks Tıp tarafından yapılan büyük araştırmalarda (Euro des Technology Assessment eine gosse Studie zur Schulmedizin) Ortodoks Tıp’ta kullanılan Tedavi metotlarının % 80-90 oranında klinik kontrolünden geçmemiş yöntemler kullanılmaktadır.
5-) 1985 Yılmada Milli Bilim Akademisi (National Academy of Science) tarafından yapılan bir araştırmada aynı şekilde Ortodoks Tıp’ta kullanılan tedavi metotlarının % 80-90 oranında klinik kontrolünden geçmemiş yöntemler olduğu tespit edilmiştir. Bundan da Ortodoks Tıp tarafından kullanılan tedavi metotlarının ilmi, bir temele dayanmamaktadır.
Ortodoks Tıp bir inanç sistemidir.
1-) Ya inanırsınız doğru yolda olduğunuza
2-) Veya inanmazsınız ve sizi Zındık (Ketzer) ilan ederler.
Bu aynı bir din gibi, despot (diktatör) bir doktrin size sunulur ve koru körüne buna boyun eğmeniz istenir. Her inanç sisteminde, sisteme uymayan nasıl ki kafir (Ketzer) ilan edilir (Bilindiği gibi eskiden Hıristiyanlığa karşı ters görüşleri olanlar aforoz edilir ve işkencelerle öldürülürdü). Bu sisteme inanmayan Doktor hakkında dava a9ilir ve kanunsuz muayene ettiği iddia edilir. Her halükarda, netice aynıdır, karşı koyanlar, baskı altına alınır, Böylece imtiyazlılar imtiyazlarını korurlar.
Ortodoks Tıp Hasta Yapar
Ortodoks Tıp:İatrogenik (Hekimin tedavi ve müdahalesi ile meydana gelen; her hangi bir hastalık veya bozukluğun doğan patolojik durum) Hastalıklar ortaya çıkar. Bu konuda Ivan illich’in yazdığı /’Medical Nemesis” isimli kitapta çok kısa ve özlü anlatılmaktadır.
1-) Klinikte: Hastalığa doktorlar sebep olur.
2-) Sosyal: Hastalar tıbbi makineler kompleksi tarafından üretilir.
3-) Kültürel: Stres hastalıkları, hastanın yaşam zevkini alır.
İş adamlarının kazanç; listesinde Ortodoks tıp başta gelir:
1-) Finansörler tarafından yaratılan Ortodoks tıp, Rockefeller ve Carnegie Vakıfları tarafından finanse edilmiştir.
2-) Abraham Flexner Rockefeller vakfının sekreteriydi ve Vakfın aldığı kararları uygulamakla yetkili şahıstı.
3-) Alma Ata da yapılan”Dünya Sağlık Bakanlığı” toplantısı Dünya bankası ve Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmiştir.
4-) Bütün bu yöndeki Vakıflar Ortodoks tıbbi desteklemektedir.
5-) Finansörler ülkeleri kontrol ederler ve kanunların kendilerine uygun çıkmasını sağlarlar.
6-) Finansörler sosyal haksızlıklar, fakirlik ve hastalıkların sebebidir.
Cezalandırma ve Muhalefet: Devlete mevcut düzenine karşı çıkanlar çok sert tedbirlerle cezalandırmışlardır. Bu Tıpta da böyle olmuştur. Hastalarına başka tedavi yöntemleri öneren ve uygulayan Doktorlar çok sert şekilde cezalandırılmışlardır.
1-) İnsanlar yardim edenler cezalandırmışlardır.
2-) Hastalanın isteklerini dikkatte alanlar cezalandırılır.
3-) Komplikasyonsuz basit metotları tercih edenler cezalandırılır.
4-) Hastalanın sağlığını düzeltenler cezalandırılır.
Kim Cezalandırıyor? Tıp Mafyası devletin bütün kurumlan ile birlikte çalışıyor. Bir defa ellerine düştü mü kurtulamazsınız. Dr. Ziya Özer isimli bir doktor vardı zakkum’dan kansere karşı ilaç, buldum, diye, ne oldu? Basın, polis, etkili ve yetkili tıp,çevreleri, bakanlar, hukuki müesseseler her bir taraftan üzerine yürüyünce ne bulduğunu da anlamadan adam kayıp oldu.
Neden Cezalandırıyorlar: Bu çevreler, uluslararası holdinglerin menfaatlerini savunuyorlar onun içindir tabi. Aşılar, ilaçlar, tıp araç ve gereçlerini kime satacaklar. Satışı artırmak için hastalık teşvik edilmektedir. Tıp Mafyasına karşı gelmek demek, bir daha bu alanda konuşamama demektir.
Nasıl cezalandırıyorlar:aynı ortaçağda Engizisyon (Katolik Kilisesi Mahkemesi) mahkemelinde yaptıkları gibi. cadı avına çıkılıyor. Kurban ne kadar erken pes ederse işkencede o kadar erken bitiyor.
1-) Kurbanı avlıyorlar (Dr. Ziya Özer)
2-) Mülkü ve haklan gasp edilir.
3-) İşkence yapılır ve kurban edilir. (Medya günlerce aleyhinde kampanya sürdürür ve yetkili ve etkili kişiler unvanını alır. Malum çevreler adına) Kurbanı Avlama
1-) Korku, sessiz tehdit: Bu seçilmiş silahtır, karşı koymayı önlemek için. Bunu sadece bilmemiz gerekir, devlete karşı gelindiğinde, bize neler olabileceğini ve başkalarına neler olduğunu görmemiz için. Düşünürsünüz doktorunuzun ne kadar cesaretli ve güçlü olduğunu? Onlarda sizin gibi insandır ve başkacada bir özelikleri yoktur. Ben çok yukarılarda doktorlar gördüm ve onlar şeflerinin önünde yerlerde adeta sürünürler. Bir Unvan veya bir diploma beraberinde otomatikman cesareti de birlikte getirir.
2-) Gözünü Korkutarak Tehdit etme: Devlet gizli dünyalar ve güçler için operasyon yapar. Mektup yazılır ve bunun içinde Doktor suçlanır ve de tehdit edilir. Hedef kurbanı küçültmek ve suçlamak ve aşağılamaktır. Kurban gelecekte kendini nelerin beklediğini bilmemektedir.
3-) Kötü niyetle zorluklar çıkarma ve Tehdit: Kurban vazgeçmemişse, art niyetli zorluklar çıkarılır ve hizaya getirilmeye çalışılır. Bu basit uyanlardan tehditkar yazışmalara kadar gidebilir. Bir komisyondan diğerine sürekli sürülürsünüz. Bir Mahkemeden diğerine koşturmak zorunda bırakılırsınız. Kurallara uymalısınız aksi halde yolla getirilirsiniz. Bu tekniğin amacı sizi hem fidansal, hem ahlaki ve de hem de fiziki olarak c.6kertmektir.
4-) Alay, atasözün de olduğu gibi öldürücüdür. Devlet bunu bilir ve çekinmeden, kendi çıkarları için kullanırlar. Bir tedavi yöntemi ile alay edilir, bu bir cümle, basit bir hareket veya bir kişinin fiziki karakteri bütün değerlerini yıkmak için yeterlidir.
5-) şüphe, ona inancı yıkmak için yeterlidir. Bu çok olağan bir hiledir, insanları karar verme gücünü elinden alma ve sağlıklı düşünmelerini önlenir, şayet biri ile konuşursanız, hemen karşı çıkarlar. Çünkü propagandanın etkisindedirler. Bir yalanı söylendiğinde, insanlar kendi fikirlerini kaybederler ve devletin düşüncelerini otomatik Kabul ederler.
6-) şaşırtma manevrası yanılgıların yayılmasına neden olur. Buda sıkça kullanılan normal bir silahtır, kurbanı şaşırtmak için. Bu devlete karşı olan dikkatleri çevirmede önemlidir. Örneğin bir gerçektir ki doktorlar sigortadan fazla para alabilmek için bir yığın formül doldururlar. (ABD ve AB ülkelerinde) Sanki dosyalan doldurmak hastanın sağlığına bir faydası mi oluyor ki.
7-) Mühürlemek ve Böylece hür düşünceyi önleme. Mühürlemek (kara çalmak) en çok kullanılan yöntemdir, şayet bile tıp adamı mevcut sisteme karşı ise hemen cezalandırılır ve şarlatan damgası yer. şarlatan kelimesini duyunca insanlar adeta donarlar. İnsanların düşünmesi Böylece büyük bir midyenin kapanması gibi insanında düşünmesi fakir üretmesi önlenir. insanlar artık bu konuda bir şey duymak istemezler. Aslında istenende budur ve Böylece karalama hedefine ulaşır. Böylece insanların değerli ve çok önemli bilgi edinmeleri 6nlenmiş olur. Bu batıda böyle ise Türkiye’de nasıl? Zira ilaç sektörü bir kaç holdingin kontrolünde ve bunlarda malum çevrelerin taşeronlarıdır.
iftira ve karalama en önemli silahlarıdır. Cezalandırma yöntemlerinden en önemlisi iftira ve karalamadır. Tıp Mafyasının tamamı alarma geçer ve her yönden saldırırlar. Acil durumlarda her yöntemle kurban tamamen yok edilir. çok azı bu cezalandırmaya karşı mücadele edebilir.
Seks veya finans skandalı ana silahtır. Bu aşağıdan yukarı doğru yavaş yavaş bir komplo şeklinde düzenlenir ve yürütülür. Bu dürüst insanları şoka uğratır ve namuslu insanları karıştırır. Karşı koyanlar yok edilir veya ezilir.
Irkçılıkla suçlamakta çok önemlidir ve Kitaplar, Konferanslar, Kurslar ve benzeri faaliyetlerine sansür getirilir. Bununla ilgili organizasyon ADL (Anti-Diffamation League), yani iftira birliğine karşıtı, bu hareket herkesi susturur. Irkçılık suçlaması istenilmeyen herkese karşı kullanılır, insanlar aşırı sağ göstererek onların korkunç olduğunu yayarlar.
Herhangi bir tarikata mensup olduğunu yaymak ve suçlamakta büyük bir silahtır.
KURBANIN HAKLARINA VE MALVARLIĞINA EL KONUR.
9-) Örneğin en yaygın olarak doktorların muayene etme haklan ellerinden alınır. Ya tamamen veya geçici olarak muayene etme yetkileri alınır.” Özgürlük hakkı” Kurban hapse atılır. Bunun için bütün güçler harekete geçirilir. Polis tarafından tutuklama, aranma, yargılanma, basında karalama ve hapis.
Hani suçlamalar, kime yapılıyorsa ona göre değişir.
—Suçlanan doktorsa, ilmi olarak ispat edilmemiş bir yöntemi denediği için suçlanır.
—Terapist ise kanunsuz muayene yaptığı iddia edilir ve tıbbi olmayan yöntem kullandığı iddia edilir.
10-) Malvarlığına el koyma: Mali olarak da cezalandırılabilir, aniden defterdarlıktan gelen ve eski hesaplan karıştıran memurlar Kurbana yüklü cezalar uygular. Aynı zamanda sigortadan gelen yetkili kişilerde aynı şekilde borçlu ve suçlu çıkarır. Bunlar tabi kişiye büyük maddi külfetler getirir.
GANİMETE İŞKENCE EDİLİR VE NİHAYET KURBAN EDİLİR
11-) şiddetle inançlarından vazgeçmeyen tıbbiyelilere, çok daha ağır yöntemler uygulanır. Örneğin ABD’li ilim adamı araştırmacı, immuoloji doktoru Laboratuarında yaptığı araştırmalarda AIDS ‘e HlV-Virüsünün sebep olmadığını yaptığı araştırmalarda tespit edince Araştırma parası kesilmiş, raporu tahrip edilmiş, ürettiği ürünlerin satılmasına yasak gelmiştir.
12-) Onları son olarak susturmak: Canlı veya ölü ganimet torbaya tıkılır. Onlar uzun süre£ok uluslararası sermayenin önünde artık engel olamazlar. Ganimet bitkindir, şayet hala vazgeçmiyorsa merhamet teması vurulur. Yetkililer sıradan çıkanları hizaya getirmekle görevlidir. Afyon savaşlarını hatırlayacak olursanız bunu da aynı zihniyet (çıkarmıştı kendi droglarını garantilemek için. Bugün dogların satışı sorunu var. Bu artık legalleşmiş ve az öldürücü olmuştur. Ve büyük kazançlar garantilenmiştir.
GERÇEKLERI GÖRMEZLİKTEN GELMEYİN
1-) Bizim iyiliğimizi isteyenler şarlatanlıkla suçlanmaktadır.
2-) Gerçek Şarlatanlar sağlık Mafyasıdır, özgürlük ve varlık içinde hayatın tadını çıkarmaktadırlar.
3-) Hastaları endişeden düşünen yok, Doktorlar, Gazeteciler ve Hakimler bizi fakirleştiriyorlar ve öldürüyorlar.
Bu Metnin yazarı Dr. med. Mag. Theol. Ryke Geerd HAMMER (http://www.neue-medizin.de/assets/applets/Die Medizin Mafia.pdf ) başımdan geçenleri incelemiş ve kendisi ile ilgisi olmadığını sistemin böyle olduğunu tespit etmiştir ve bu metni ele almıştır. İsteyen metnin Almancasına bakabilir. Sadece kolesterol düşürücü ilaçların cirosu Türkiye’nin bütçesinin birkaç kati olduğunu düşünürsek için önemi anlaşılır.
Kimyasal ilaçlar: ABD’de 700 000, Almanya’da 25 000 ve İngiltere’de 30 000 kişinin yılda kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitabi). Türkiye’de mutlaka daha fazladır, ama bu konulan kim araştıracak.
Almanya’da insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukça kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yan tesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim.
Araştırmalar:
Star TV de işin uzmanı olmayan kişiler tarafından yapılan tartışma nedeniyle bu konuya yeniden dönmek zorunda kaldım. Kadir Çelik _her konuda biz ABD ve Avrupa’yı örnek alıyoruz.
Bu konuda onlar bizi örnek alacaklar diyor, keşke öyle olsaydı. Adamlar kalınbağırsak kanseri olan 764 343 hasta üzerinde araştırma yapıyorlar ve kanserin sağlıksız beslenmeden olduğunu ispatlıyorlar.
Dünyanın en ciddi ve büyük Üniversitelerinde yapılan araştırmalarda ise Aloe Vera nın faydası ispatlanıyor. Türkiye’de ilim adamı olmak, konunun uzman olmak önemli değil, yeter ki prof, olun artık her konuda konuşabilirsiniz.
Aloe Vera jeli Dünyanın 200 ülkesinde satılıyor, problem olmuyor, yan tesiri görülmüyor, ama Türkiye de yasaklanıyor. Bundan da bizdeki ilaç mafyasının ne kadar güçlü olduğu anlaşılıyor medya, etkili ve yetkili ^evreler. Geniş bilgi için aloeverabu ve tehlikeli maddelere bak.
Gözlemlerim
Kemer Kancası:
Muhammed Samili uyandırmamak için lambayı yakmak istemedim ve kemerin üstüne basmışım oda çivi gibi ayağıma battı. Doktora gittim, insanlar 15-20 yıldır aynı rahatsızlıklardan dolayı doktora geliyorlar ve doktoru aynı ilaçları yazıp gönderiyor. 15-20 yıldır Romatizma tedavisi için ödenen parayı düşünün ve birde bu insanların çektiği acıyı. Oysa romatizmanın her türünün tedavi edilebileceğini Prof Dr. Cubrinski binlerce hastası üzerinde yaptığı tedavi denemesi ile ispatlamıştır.
Nine:
Ninenin doktoru 20 yıl boyunca böbrek iltihaplanmasına karşı aynı ilacı yazmış.”Halbuki en fazla 3 ay yazılabilir”. Kadıncağızda bronşit, tansiyon anormallikleri, ödem, romatizma, kalp rahatsızlıkları, kanın yapısının bozulması vb., 15-20 hastalık ortaya çıkmış. Nine aileme “doktorumun yazdığı ilaçlar bana iyi gelmiyor” diye şikayette bulununca ailemde ona benden bahsetmiş. Oda bana bir çare bulsun demiş. Sabahları kalkınca romatizmadan hareket edemeyen ve ekmeğine yağ dahi sürmek için parmaklarını oynatamaz hale gelmişti.
Ona gönderdiğim bitkisel ilaçla kadıncağız 40-50 günde romatizmayı atlattı. Sonra diğer rahatsızlıklarını tek tek sırası ile iyileştirdik. Elhamdülillah. Bir gün doktoru aniden ziyarete gelmiş ve bitkisel ilaçları saklayamamış. Doktoru bunlar ne diye sorunca, ona sen beni 20 sene hastalandırdın benim gerçek doktorum beni 6 ayda iyileştirdi demiş ve doktoru fırçalamış..
KBB Doktoru:
Kimya mühendisliği eğitimini bıraktıktan sonra çalışmak için Frankfurt’a geldim. Ev ilanlarına bakıp telefon ediyorum, gelin görüşelim diyorlar, gidiyorum. Ya kibarca ev verildi diyorlar veya açıkça Türklere ev yok diyorlardı. 6 ay ailem ve gocuklar kayınvalidede kaldı bende derneğin kütüphanesinde bir çekyatla idare ettim. Sonra Simons isimli bir Yahudi 2. Dünya savaşında almanlar can derdinde iken Frankfurt Şehrinin göbeğindeki Apartmanları çok ucuza kapmış. O benim sana bir evim var dedi. Bir ev dediği aslında bir oda, eşyanın 1/3 sığamadı. O gün romanlara gün doğdu benim eşyalar gitti. Haliyle yerde yatıyorduk ve firmadan ev kiralayana kadar 6 ay böyle idare ettik.
Ama bende kulak ağrıları başladı. KBB doktoruna gittim, mantar dedi aylarca verdiği ilaçları kullandım. Sonbaharda ağrılar yeniden başladı. Başka KBB doktoruna gittim, ekzem dedi ve yazdığı ilaçları kullandım ve bir kaç ay sonra yeniden rahatsızlandım. Başka KBB doktoruna gittim, sinirler buzulmuş sürekli atkı taşıyacaksın ve kulağını temizlemeyeceksin, o zaman kulak hassaslaşıyor dedi. Dediğini yaptık, fakat ağrılar yeniden başladı.
Aynı şekilde oğlumda da kulak ağrısı vardı ve çocuğu da sürekli doktora götürüyorduk ve tavsiyelerin hiçbiri fayda vermiyordu. 7. Çocuk doktoru orta kulaktan boğaza bir kanal açılır bu kanalda tıkanma olursa rahatsızlık olur ağrı verir dedi ve bize nane yağı, okaliptüs yağı ve terpentin karışımından oluşan bir krem tavsiye etti. Bunu kulağının arkasına ve çene altına sürdük. Çocuk iyileşti, aynısını kendimde denedim bende iyileştim. O günden beri çok şükür ne benim, nede oğlumun kulağı ağrır.
Ürolog
Sürekli buzhane gibi büyük buzdolabına girip çıktığımızdan, böbrekleri üşüttüm. Üroloji doktoruna gittim. Muayeneden sonra tahlil sonuçları gelene kadar ilaç yazamam dedi. Bende çok ağrıyor ne yapayım dedim, çekeceksin dedi. Eczaneye gidip, altın başak otu, ısırgan otu, ardıç kozalağı, atkuyruğu otu ve akhuş yaprağı alıp karıştırdım ve içtim. 2-3 ay sonra rahatsızlıklarım geçti.
Doktora gittim, rahatsızlığımın sebebi nedir diye, böbreklerini üşütmüşsün dedi ve ilaç. yazmak istedi. Gerek yok artık ağrımıyor, çünkü şu şu bitkileri karıştırıp çayını içtim dedim. Doktor çok tehlikeli olabilirdi neden beni dinlemeden kendi başına böyle şeyler yapıyorsun dedi. Bende ona fitoterapi de biraz bahsedince sinirlendi ve ben mi doktorum sen mi diyerek konuştu ve çık git dedi.
Ben:
Dişimi çektirdim ve doktor bana bir kaç gün penisilin hapı almam gerektiğini söyledi. Ve mutlaka bunu almalısın dedi ve bende bunu aldım. İki gün sonra midem ağrımaya başladı midemde yara yapmıştı aylarca mide ağrısı çektim ve hiçbir ilaç fayda vermedi. Ve tarçın kabuğu çayı içerek rahatsızlığım azaldı.
Hacı Mehmet Emmi:
Sabahleyin işe gelmişti ve hemen tartışmaya başladı ne olduğunu sorduğumda bilmiyorum dedi. Ben renginin çok solmuş olduğunu söyledim. Oda dün akşam başım ağrıyordu aspirin aldım dedi. Hemen doktor gitmesini söyledim, belki mide kanaması geçiriyorsun dedim. Gerçektende muayeneye gittiğinde doktoru 2-3 saat daha geç kalsaydın hayati tehlike olabilir demiş.
Bacanak:
Bacanağım memleketine gittiğinde bir rahatsızlık nedeniyle penisilin iğnesi yapmışlar. Ve bacanak komaya girmiş hemen doktora götürmüşler ve doktoru 15 dakika geç gelseydin, senin için çok geç kalmış olurdu demiş.
Muhammed şamil larenjitten (gırtlak iltihaplanması) dolayı nefes alamıyor. Üniversitenin (çocuk kliniğinde çocuğa enhelasyon yapmamız gerek dediler. (çocuğu hastaneye yatırmayacaklarmış, çünkü yapacak bir şeyleri olmadığını söylediler ve tuzlu su ile enhelasyondan başka bir çaresi yok dediler. Bende evde tuz da su da var o zaman ben burada daha fazla beklemeyim diyerek çocuğu eve götürdüm. Ben onu hepar sulfurisle tedavi ettim, bu ürün 200 yıldır homeopatide psodokrupa karşı basan ile kullanılır ve tek çaresi de budur.
Arkadaşın:
Yüzünde 2 cm büyüklüğünde çıban çıkmış ve doktorların verdiği hiçbir ilacın faydası olmamıştı. Ona Aloe Vera kremi tavsiye ettim ve birkaç gün sonra hiçbir şeyi kalmadı.
Bir Bayan:
Bademcikleri şişen bir bayana doktoru antibiyotik ilaçlar yazmıştı. Bu bayanda daha önce hiç görülmeyen sürekli şişkinlik ve bu şişkinlik nedeniyle karnı şişen bayanın akciğerleri de sıkıştığından ve akciğerler de kalbi sıkıştırdığından kalbi sıkışmaya başlamıştı. Bana doktorlarım aylardır uğraşıyorlar tedavi edemiyorlar ne tavsiye edersin dedi. Bunun bozulan bağırsak florası nedeniyle olduğunu tedavisinin Aloe Vera jeli ile mümkün olduğunu söyledim. Ve 2-3 ay içinde yeniden iyileşmişti.
Bir Alman Bayan:
Kadıncağız tam 3 haftadır kabızlık ?ekiyor ve doktorlar lavmandan başka çare yok diyorlar. Ben ona sinameki çayı ve bir şurup gönderdim. Kadın hemen 20 dakika sonra rahatlamış.
İş Arkadaşı:
Yıllardır çektiği romatizmadan kurtulamamış üstelik doktorların verdiği ilaçlar mide rahatsızlıklarına da sebep olmuştu.
Bir Tanıdık:
Aldığı Lipid ilacı nedeniyle oturağındaki yağlar ve hatta kaslar belirmiş, adamcağız poposunun üstüne dahi oturamıyordu, fakat lipidi yinede düzelmemişti. Ben ona Antalya’da yasıyorsun zeytin yaprağı çayı i? ve sarımsak ye bu ilaçlara boşu boşuna para verme dedim.
Bir Bayan:
Menopoz devresine giren bayana doktorlar yumurtalığın mutlaka alınması gerekir iltihaplanmış. demişler ve ameliyattan sonra hormon anormallikleri kadıncağızı canından bezdirmişti ve 6′lmek istiyordu. Ben ona kadın kökü damlaması tavsiye ettim ve problem! kalmadı.
İtalya:
İtalya’da yapılan rahim ve yumurtalık ameliyatlarının % 83 oranında gereksiz yere yapıldığı sonradan yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır.
Haymana Kaplıcaları:
Haymanaya kaplıcalara gittim. Otelde yer bulamayınca pansiyona yerleşin. Orada tanıştığım bir kaç. amaca ile akşamlar bol bol sohbet ettik. Birisi ilaç saatim geldi diye cebinden bir ilaç çıkardı, bu kalp için dedi onu geri yerine koydu, öbür cebine baktı, bu bronşite karşı dedi onu yerine koydu, bir başka cebine baktı bu kanımdaki anormalliklere karşı dedi, onu yerine koydu, bir başka cebinden çıkardığı ilaca bu böbrek iltihaplanmasına karşı dedi onu yerine koydu. Ben başladım gülmeye adam neden gülüyorsun işte yaşlılık böyle sende yaşlanınca hep ilaçlarla gezersin dedi. Ben ona hayır ben ilaçlarla gezmem bu kesin dedim. Oda neden sen hastalanmazısın?dedi. “Ben hastalanırsam şifalı bitkilerle tedavi olurum” dedim. Kimyasal ilaç kullanmam dedim.
Adam ben şifalı bitkileri tanımam, o eskidendi köyde bu işi bilen biri olurdu herkesi birkaç bitki ile iyileştirirdi, şimdi onlar yok artık. şimdi doktorlar var ve onların yazdığı faydasız ilaçlar dedi. Nasıl oldu da bu hale geldiniz dedim. adamcağız böbreklerini üşüttüğünü ve doktora gittiğini onun yazdığı ilacın yan tesirinin tansiyonunu yükselttiğini, bu sefer onun için ilaç yazdığını onu kullanmaya başlayınca, karaciğere zarar verdiğini ve Böylece zamanla ayaklı eczane gibi olduğunu söyledi. Ben ona şayet İlk hastalandığımda altın başak otunun çayını içseydin bunların belki de hiçbirini görmezdin dedim. Bu amaca gibi binlerce insan perişan oluyor ve yıllarca ilaçlara bağımlı ve acı çekerek yağamaya mahkum oluyorlar ve de çoğu servetini kaybediyor.
Önümüzdeki yüz yılda dünyayı büyük firmalar özellikle de ilaç firmaları yönetecek. Yoksa yönetiyor mu demeliydim?
İnsanlık!İlaç tüketimi açısından tek yönlü muazzam bir propagandanın etkisi altında. Bizi görsel ve yazılı medya aracılığı ile korkutup “hapı yutmazsanız hapı yutarsınız…” diyorlar.. Öyle bir bilgi bombardımanına tutuluyoruz ki ne kadar aldırmazlık edersek edelim bir süre sonra ‘Acaba yanılıyor muyum? Bu vitamin sahiden işe yarıyor da ben mi almıyorum?’ diye şüpheye düşüyor, yanımızda avuç avuç ilaç yutan, muhtemelen Amerika’dan yeni dönmüş mesai arkadaşımızı gördükçe ‘Yoksa bu kendini beğenmiş benden uzun mu yasacak?’ diye geriliyoruz. Bir gün, iki gün dayanıp sonunda ‘Parasıyla değil mi?’ deyip en yakın eczanenin yolunu tutuyoruz… Yalan mi?
Dünyada ki yeni ilaçlarla ilgili tüm bilimsel çalışmaları ve araştırmaları ilaç firmaları yaptırıyor. Esasında üniversiteler ve bağımsız araştırma kuruluşları yapıyor görülüyor ama arkada parayı bastıran ilaç firmaları. Size araştırmayı yaptırırken de baştan bir mukavele imzalatıyorlar; sonuçlar ancak onlar isterse yayınlanabiliyor. Haberleri olmadan araştırma sonuçları hakkında konuştunuz mu yandınız, bir anda kendinizi mahkeme kapılarında bulabilirsiniz. Her şey denetim altında olduğundan bir ilacın yan tesirleri ile ilgili bir araştırma yapmak isterseniz ulaşacağınız bilgiler de sınırlı oluyor.
inanmazsanız her hangi bir ilaç. için Internet’te araştırma yapmaya kalkın. Yararlan ile ilgili binlerce yazı bulabilirsiniz; örneğin, siz o ilacı kan sulandırmak için aldığımızı zannederken bir bakarsınız ki meğer o ilaç kansere, kalbe, bağırsaklara, gaza, hatta mayasıra bile iyi geliyormuş da haberiniz yok!… Nereden alabileceğiniz, kaça alacağınız, nasıl ısmarlayacağınız hepsi Internet’te yazılı… Yan tesirlerini bulabilmek içinse elinizde büyüteç, Sherlock Holmes gibi sıkı bir araştırmacı olmanız lazım. Bulabileceklerinizin, ancak firmanın sizin ‘bulmanıza izin verdikleri’ olduğunu da bilin.
Başta Kanada ve Amerika olmak üzere, ilaçların yan tesirleri yüzünden her yıl binlerce kişinin olduğu veya hastanelik olduğu ülkelerde devlet, halkı bu konuda aydınlatan özel birimler ve Internet siteleri kurmaya başladı. Darısı bizim Sağlık Bakanlığının başına diyeceğim ama becermeye çalışıp beceremedikleri o kadar iş var ki, bu işe ne zaman sıra gelir bilmem… Benden size tavsiye eğer sağlıklı olmak istiyorsanız ilaç firmalarının ‘hapı yutmazsanız, hapı yutarsınız’ sözlerine kulaklarınızı tıkayın, mutlaka gerekmedikçe ilaç almayın, unutmayın Hapı yutarsanız, hapı yutarsınız’…
Evet.Keşke yeni farkına varabilseydim bu gerçekleri.,soğuk algınlığı,grip gibi hastalıklarda ilaçların hiç bir faydasının olamdığını bilmeden doktorlara şifa aramaya gidenler poşet dolusu ilaç verip yolluyorlar.Hani var ya”Hekimlerinizin verdiği ilaçları” kullanın hikayesi.Ya da hekime tanışmadan ilaç kullanmayın lafı.Oysa tanıştığınızda sanki iyi bir şey olaçak.Adamlara güvenip zehirleniyoruz başka bir şey değil.Ay başıda milyarlarca para alıp karşılığında antibiyotik yaz ülke ekonomisini zarara sok.Benim annem yıllrca boğaz ağrısı çekiyordu adamlar her ilacı verdiler ama faydası etmedi.Eniştemin yolladığı bir bitkliyle iyileşti şimdi.Bu ilaçlardan kim ne zaman iyileşmiş merak ediyorum.Bir savaş olsa eminim hepimiz savaşırdık ülkemiz için;ama Türkiye savaşın tam eşiğinde.Şİmdi kılıç tank yok ama işte bunlar var.
Bir tane adama kulağımdaki çınlama için gittiğimde antibiyotik yazdı.”kullan gel iyileşmessen kulak buruna yollarız “dedi.Bak bak boşu boşuna ilaç kulllanacam sonra da iyileşmessen yollrız seni diyor.Biz kobayız ya her şeyi yapar yazarlar.Kbb uzmanına gittiğimde ilaç kullanmamı gerektirecek bir şeyim olmadığını söyledi.
Kulak çınlamasına karşı iksir, tonik ve kulak çayı gerekir.