Kronik Ağrı nedir?
Akut ağrı vücuttaki herhangi bir rahatsızlığı beyine iletirken, kronik ağrıda ise beynin konturolu dışında kendiliğinden oluşur. Sinir hücreleri ağrı olmayan yerden ağrı sinyalleri gönderebilir. Almanyada 10 milyon ağır ve sürekli ağrı çeken insanın olduğu Sağlık Bakanlığınca bildirilmektedir.
Akut ve kronik ağrı olmak üzere ağrı ikiye ayrıldığı gibi
Ağrı türlerine görede 3 ayrı grüpta ağrı vardır.
1-) Çevre Ağrı: Sinir sisteminin verdiği ağrı (trigeminusneuralgie)
2-) Merkez Ağrı: Sürekli ağrı, beyin kanamasından sonra öreneğin
3-) Yankılı Ağrı: Burada içerideki herhangi bir organdaki problemin deri üzerinde yansıması olarak görülür.
Kronik Ağrı nasıl oluşur?
Sinir hücreleri beyine sürekli ağrı sinyalleri göndererek metabolizmayı değiştirir. Sinir hücresi sürekli uarı gönderirken beyinde gereki uyarıyı artık yapamaz. Bunedenlede hücre tepki alamadığından sinyal gönderme merkezi oluşturur. Bu hattalı sinyali göndermeyi durdurmak ve ağrı göndermeyi durdurmak gerekir.
Kronik ağrı nasıl anlaşılır?
Ağrının sürekliliği ve eğer ağrının şekli değişir kendi kendine bağımsız hareket etmeye başlarsa o zman kronik ağrıdan bahsedilir. Bu kronik ağrı 3-6 ay gibi bir zaman sürerse o zaman kronik ağrı oluşur. Ağrının temel ortaya çıkışı gibi olmaz veya sürekli devam eder.
Kronik ağrı türleri:
Belağrısı: Belfıtığı veya sinir köklerinin sıkışması gibi
Başağrısı: Migren veya gerginlik başağarısı gibi
Romatizmalı ağrılar: Artirit, fibromiyalji
Nevralji: yüz felçi, zona hastalığı gibi
Ur ağrıları: Beyin uru, kemik urları gibi
Deformasyon ağrıları: Artroz, osteoporoz gibi
Fantom ağrısı: Aputasyon gibi
Kronik ağrı nasıl teşhisedilir?
Kronik ağrısı olanların % 60?ı doktor tedavisi görmektedir. Kronik Ağrı kişiden kişiye ve ağrının türüne göre farklılıklar gösterir ve bazen teşhisi oldukca detaylı bir araştırma sonucu ancak anlaşılabilir. Kronik ağrının tedavisi çok zahmetli zaman alabir iştir.
Ağrının teşhisi için
Vücutdu muayene
Sinirsel muayene
Ortopedik araşırma
Gerekli olursa beyin tomografisi ve kalp EEG?si gerkli olabilir.
Aidozun teşhisi
Kronik ağrılar nasıl tedavi edilebilir?
Kronik ağrı rahatsızlıkları olan hastaların, çok yönlü olarak sebebi araştırılmalıdır ve hastalığa hangi faktörlerin etki yaptığı vede hangi tür bir kombinasyonlarla tedaviedilebileceği araştırılamalıdır. Kronik ağrının vücut üzerinde yaptığı fiziki ve psikolojik etkileri vede kişinin sosyal çevresi araştırılmalıdır. Kronik ağrılara karşı sürekli ilaçlar kulanılır ve bu ilaçlar rahatsızlığın ağırlığına karşı 4 katogoride elealınır.
1. Devre: hafif ağrılarda antiromatikalar
2. Derve: Orta derecedeki ve ağır ağrılara karşı Opiodlar
3. Devre: Ağır ve çok ağrı ağrılara karşı Opiodlar kulanılır.
4. Kalıcı tedavi doğru beslenme ve Gökçek İksiri ile mümkündür, diğer tedavi metotları ile tedavi mümkün değildir.
Bazı ağrı tiplerinde ayrıca krampları çözücü ilaçlar. Antidepresanlar kulanılması gerekebilir, yani hastaya göre tedavi şeklide değişebilir.
Diğer Tedavi Yöntemeleri:
Akupunktur
Jimnastik hareketleri yapılarak kaslarda raahtlaam sağlaanbilir.
Otojenik Meditasyon
Hareket Tedavisi gib
Özel ilaçlarla sinirleri frenler
Ağrının yaşam tarzını değiştirme, beslenme tarzını değiştirme, işyerini değiştirme gibi tetbirlerde ağrıyı azaltabilir. Bazı ağrılarda anacak ve ancak hastanede yapılacak müdahalelerle ağrılar azaltılabilir.
Muayenede hangi hattalar yapılmaktadır?
Almanyada hastaların % 40?ı yani 4 milyon kronik ağrı rahatsızlı olan hastaların rahatsızlıkları doğru teşhis edilmemekte ve uzman olmayan doktorlar tarafından yanlış tesşhisler konmakta ve tedavi olmamaktadır.
ASİDOZ: Her türlü ağrının asıl oluş sebebi doğru araştırılmalıdır. Evet doğru teşhis herşeyden önce tedavi için en önmeli unsurdur. Ağıların sebebi ASİDOAZ?dur. Evet şimdiye kadar bu konuda okuduklarınız klasik bilgilerdir. Şimdi ise bu tür ağrıların tek bir sebebi vardır, oda ASİDOZ?dur diyorum. Neden ? Sürekli tartışılmaktadır, sırt, bel, omuz, baş, eklem ve yumşak doku ağrıları gibi ağrılara sebep olarak birçok neden sayılmaktdır? Asıl sebep asidozdur.
ÖLÜMCÜL ASİDOZ: Ölümcül asidozun laboraturlarda teşhisi oldukca zordur. Bu nedenlede doku asidozu ile teşhis önemini kaybeder. Hücrelerin nefes alamsı ve eneji dönüşümü sonucu sürekli asit oluşur. Bu asit akçiğer?den karbondioksit (CO2) ve böbreklerden su olarak dışarı atılır. Fakat sürekli asit artırıcı besinlerle (et, peynir ve mamülleri) beslenmeden dolayı dokularda asit oranı yükselirken baz (alkali) oranı düşer.
CURUF: Eklem araları ve bağ dokularına depolanan asit, kemik, diş ve kıkırdaklardaki minerallerle birleşerek nötürleşir ve ortaya asidik baz (asidik tuz, curuf), yani curuf oluşur. Çoğalan curufu temizlemek imkansızdır. Ve hatta asit oranı aşırı çoğalırsa bir kısmıda eklem araları ve bağ dokularında asit olarakta depolanır.
ASİT-BAZ DENGESİ: Asit-baz dengesi hücreler arasındaki sıvıyı etkiler. Protein-Şeker ana molekülü (proleoglykan) su moleküllerini kendine bağlar. Şayet dokularda aşırı asitlenme olursa hücreler arasındaki su oranı azalır. Buda vücudun kuruması demektir. Dokulardaki kuruma bağ dokularının elastizitesini ve iskeletin hareketliliğini azaltır.
AĞRILAR: Sırt-, bel-, omuz-, baş-, yumşak-, doku-, sinir-, ve eklem ağrısı vede iltihapalar bazik tuzla iyileştirilebilir. Fakat bu geçici bir iyileşmedir. Asıl iyileşme başta bağırsaklar, bağ dokuları, dokular ve eklemlerdeki curufun temizlenmesi ile mümkündür. Buda Gökçek İksiri ile ve doğru beslenme ile mükündür. Gökçek Iksiri ile Tedavi mümkündür.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir’i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.
Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, fakat karpuz da tatlıdır ve bu da mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içer.Gökçek Diyet
Selamün Aleyküm,
Ikinci dikkatimi ceken konu ise peynir yenmemesi,kahve ve siyah cay icilmememsi.Bu demis oldugunuz seyler kesinliklemi yasak yoksa günde azda olsa kullanabilirmiyiz.Mesela kahvesiz bir gün caysiz bir gün düsünemiyorum.Bilgi verirseniz sevinirim.saygilarimla
alternatif tıpta bel ağrıları için şifa oldunu öğrendim bir bel fıtığı hastası ola
Asuman hanım Gökçek iksir ve kemik çayı kullanmanız gerekir