Dünya rezervinin yüzde 73’ü Türkiye’de bulunan bor, sanayi açısından vazgeçilmez öneme sahip olmasının yanı sıra aralarında kanserin de bulunduğu bazı hastalıkların tedavisi ile insan sağlığı üzerindeki fizyolojik etkileriyle de dikkati çekiyor. Bor üzerine araştırmalar yapan Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hasan Türkez, 10 yıldır bor biyolojisi üzerinde çalıştığını ve borun sanayi ham maddesi ve enerji kaynağı olmasının yanında aynı zamanda sağlık kaynağı da olduğunu söyledi. Borun mineral olarak çeşitli gıdalar yoluyla insan hayatında zaten var olduğunu ve borca fakir diyetle beslenilmesi halinde ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıktığının bilindiğini ifade eden Türkez, şunları kaydetti:
“Biz boru daha çok sebzeler ve meyveler yoluyla alıyoruz. Borca zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi ‘sağlığımızın garantörü’ niteliğindedir. Bugün özellikle meyvelerden elma, armut, erik, hurma, kuru üzüm, kara üzüm ve portakal mutlaka fazla tüketilmelidir, çünkü borca zengin besinler arasındadır. Sebzelerden fasülyenin yaşı ve kurusuyla her türlüsü, nohut ve mercimek mutlaka tüketilmelidir. Zeytin, soğan ve patateste bol miktarda, kahvede de sınırlı miktarda bor vardır.” Borla kanser tedavisi Hasan Türkez, bor elementinin, tıpta aralarında çeşitli kanser hücrelerinin yok edilmesinin de bulunduğu çeşitli hastalıkların tedavisinde de kullanılmaya başlandığını dile getirerek, şöyle konuştu:
“Avrupa ülkeleri ve ABD’de geliştirilen özel ürünlerle bor, hastalara gıda takviyesi olarak kullanılarak, kemik gelişim koordinasyonu sağlanabiliyor. Yine allerjik reaksiyonlara karşı da bor bileşikleri kullanılabilmekte. Üreme sistemindeki mantarlara karşı güçlü antifungal etkileri var. Bor, yakın bir zamanda kanser tedavisinde kullanılmak için önerilmiş ve onay almış bir ilaçla beyin tümörlerinin tedavisini başarıya ulaştırılabilmiştir. Biz de borik asit, boraks, kolemanit ve üleksit gibi bor bileşiklerinin insan dokularında genetik ve biyokimyasal etkilerini araştırdık. Burada şunu gördük ki; bor bileşikleri düşük dozlarda vücudun antioksidan sistemini net şekilde destekliyor. Yüksek dozlarda da toksidesi (zehirli etkisi) oldukça düşük ve herhangi bir kansorojenik (kanser yapan) etkisi yok. Yapmış olduğumuz bilimsel deneylerle, DNA’yı koruyucu etkilerini ortaya koymuş durumdayız.”
“Ağır metallerin toksidesini gidermede çok etkili” Doç. Dr. Türkez, borla ilgili yaptığı bir başka bilimsel araştırmayla, bor bileşiklerinin çevresel etkilerle kaçınılamayan kurşun, cıva, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metallerin toksidesini gidermede de etkili olduğunu ve meydana gelebilecek olumsuzlukların giderilmesinde koruma kapasiteleri olduğunu keşfettiklerini bildirdi. Borun nöronlar üzerinde etkisine ilişkin yaptığı çalışmalar sonucunda, bor bileşiklerinin nöron koruyucu etkilerini gördüklerini dile getiren Türkez, “Bu çalışma, borun beyin fonksiyonlarını ilerlettiği hipotezine ciddi katkı sağlamaktadır. Özellikle göz-el koordinasyonunda, konsantrasyonların odaklanmasında ciddi etkileri var. Henüz deneme aşamasında ama beyin fonksiyonları üzerinde algı fonksiyonlarını artırıyor ve kısa süreli hafıza yeteneğini de güçlendiriyor.” dedi. Hasan Türkez, gündelik yaşamda borun doğrudan tüketilmesinin ise olumsuz etkilerinin söz konusu olacağı uyarısında bulunarak, borun gündelik yaşamda ancak tüketilecek sebze ve meyveler yoluyla alınabileceğini, hastalık tedavisinde ise geliştirilmiş ilaçlar yoluyla faydalanılabileceğini de sözlerine ekledi.