Bu keşif depresyonun biyolojik açıdan anlamak ve yeni tedaviler geliştirmek için çok önemli bir adım olarak görülüyor…
Depresyonun genetik bağlantısı kanıtlandı. Araştırmacılar, insan genomunda hastalıkla ilgili 15 ayrı bölge belirledi. Bu keşif depresyonun biyolojik açıdan anlamak ve yeni tedaviler geliştirmek için çok önemli bir adım olarak görülüyor.
Amerika’nın Sesi’nin haberine göre; Konuyla ilgili araştırmada 500 bine yakın insandan yararlanıldı. Depresyondan şikayet edenlerle ve bu tür bir sorun yaşamadıklarını söyleyenlerin genetik yapı farklılıkları karşılaştırıldı.
Biliminsanları, genomda keşfedilen bu yeni bölgeler sayesinde, daha önce bulunamayan depresyon genlerini nerede arayacaklarını artık biliyor.
Şimdiye kadar duygu-durum bozukluklarından sorumlu olan genleri tanımlamak çok zordu zira bilim insanları bunda yüz binlerce genetik değişkenin faktör olduğunu düşünüyordu.
Nature Genetics dergisinde yayımlanan araştırmayı kaleme alan uzmanlardan Roy Perlis, her bir genin, depresyonun gelişmesi için az da olsa risk taşıdığını söylüyor.
Perlis, sağlıklı insanların genlerinde de değişimlerin olabileceğini ve yeterli gen sayısına ulaşılırsa sonucun depresyon olabileceğine dikkat çekiyor. Biliminsanlarının amacı, bu genleri bulmaktan öteye geçerek depresyon tedavisinde daha başarılı tedaviler bulmak.
Araştırmalarda bugüne kadar, beyindeki az sayıda bölgeye odaklanılmıştı. Son araştırmanın veri tabanı ise, kökenlerini öğrenmek isteyenlerin genetik haritasını çıkaran bir soyağacı şirketinden. Araştırma, bu kişilerden Avrupa kökenli olanların rızası alınarak oluşturulmuş.
Keşfedilen bölgelerin bazıları, beyin gelişimiyle de yakından ilgili. Daha önce keşfedilen iki bölgenin, depresyonla da ilgili olduğu bu araştırma ile anlaşıldı. Bu bölgeler epilepsi, panik atak ve zihinsel engellerle bağlantılı.
Bir sonraki adım, sadece Avrupa kökenlilerin değil başka etnik grupların da araştırılmasında. Perlis, bulguların zihinsel hastalıklar konusunda toplumun negatif algısını kıracağını da umuyor.
Uzman, “İnsanlara bu rahatsızlıkların beyin hastalıkları olduğunu anlatabildikçe, bazı genlerin beyin gelişimini etkilediğini anlattıkça, umarım depresyon konusundaki önyargılar da azalır,” diyor.
Kısa vadede yeni tedavilerin bulunması zor olsa da, çığır açıcı bu bulgular depresyonun biyolojisini anlamak yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.
İnsanın ömrü boyunca ağır depresyona girme olasılığı uzmanlara göre yüzde 15 ile 20 arasında. Depresyon, üzüntü, iştahsızlık, hayattan zevk alamama ve duygusal dengesizlik gibi belirtilerle kendini gösteriyor.