Türk Dermatoloji Derneği Dermatoallerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Teoman Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vücuda giren maddeye duyarlılığa bağlı olarak vücudun tekrar aynı alerjenle karşılaşması sonucunda ortaya çıkan cevabın “alerjik hastalıklar” olarak tanımlandığını söyledi.
Alerjinin hapşırık, öksürük, nefes almakta zorlanma, burun akıntısı, deride kaşıntı, kabarıklık ya da döküntü ile kendini gösterdiğini ifade eden Erdem, “Bazen alerjene çok yoğun maruz kalınmasına bağlı solunum sıkıntısı ve tansiyon düşüklüğü olabiliyor ve hatta ölüm bildirilen vakalar görülebiliyor” dedi.
Söz konusu hastalıkların çoğunda ev tozu, polen, kimyasal maddeler ve parfüm gibi alerjik maddelerin yanı sıra başka faktörlerin de etkili olduğunu belirten Erdem, özellikle soğuk havanın etkili olduğu kış aylarında alerjik hastalıklarda artış gözlendiğini vurguladı.
Erdem, “Bunun en önemli nedeni olarak artan soğukla sık geçirilen grip, nezle ve bakteriyel solunum enfeksiyonları, alerjik hastalıkları tetiklemektedir” diye konuştu.
Solunum yollarında oluşan burun tıkanıklığının ve hırıltılı solunumun vücuda yeterli oksijen alımını engelleyebildiğine ve özellikle astım ile alerjik nezle gibi hastalıkları tetiklediğine dikkati çeken Erdem, soğuk havanın etkisiyle görülen gribe bağlı olumsuz etkilerin arttığını söyledi.
Erdem, mikroorganizmaların da hastalık gelişiminde önemli etken olduğuna işaret ederek, “Mikroorganizmalar, alerjenik yapıya sahiptir. Havadar ortamlar sağlanmadığında da vücut bunları yabancı madde olarak kabul ediyor, tepki gösteriyor ve alerjik reaksiyonlar ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.
Kış döneminde evlerin daha az havalandırılması ve kapalı ortamlarda daha fazla yaşanmasının da alerjik reaksiyonların gelişmesinde önemli etken olduğunun altını çizen Erdem, “Artan nem oranı, ev tozu akarlarının ve küf mantarlarının artmasına bağlı olarak alerjik hastalıklar artmaktadır. Kışın evler yeterince havalandırılmadığı için de bu tür faktörlerin artışı söz konusudur. Bir başka neden ise soğuğun etkisi ile derinin kuruması ve çatlamasıdır. Kışın artan hava kirliliği de alerjik hastalıkları tetikleyen bir başka nedendir” diye konuştu.
Erdem, grip, nezle ya da başka bir üst solunum yolunda sıkıntıya bağlı tedavi görenler içinde alerji öyküsü bulananların, kullandıkları ilaçlarda çok dikkatli olması ve hekim bilgisi dışında herhangi bir ilaç veya bitkisel ürün kullanmaması gerektiği uyarısında bulundu.
– Soğuk hava “kurdeşen” döktürüyor
Prof. Dr. Erdem, alerjik deri hastalıklarının önemli bir bölümünü oluşturan, halk arasında “kurdeşen” denilen ürtiker hastalığının da kış aylarında artan enfeksiyonlara, ev tozu akarlarına ve küflere bağlı oluştuğunu anlattı.
Alerjiye bağlı yüzde şişliklerin de gelişebildiğini belirten Erdem, “Şiddetli formlarında bu şişlikler dilde, dudakta ve solunum yollarında da oluşarak hayatı tehdit edici olabilmektedir” dedi.
Kışın görülme sıklığı artan bir diğer hastalığın da egzama olduğuna dikkati çeken Erdem, soğuğun etkisiyle derinin daha çok kuruduğunu ve çatladığını dile getirerek, “Kuruyan deri bir yandan kaşıntıyı tetikleyerek döküntülerin artmasına neden olurken bir yandan da çatlayan deriden giren alerjenler hastalığı artırmaktadır. Ayrıca artan enfeksiyonlar, akarlar ve küfler de hastalığı tetikleyen diğer önemli etkenlerdir” açıklamasında bulundu.
– Gün içinde evler mutlaka havalandırılmalı
Erdem, kış mevsiminde alerji hastalıklarından korunmak için basit tedbirler alınabileceğini ifade etti.
Ev tozu akarları ve küf mantarlarından korunma amacıyla evlerin çok iyi havalandırılması gerektiğinin altını çizen Erdem, şu uyarılarda bulundu:
“Ortamdaki nem oranını azaltmak için çamaşırlar ev içinde kurutulmamalı. Alerjik yapısı bulunanlar, mutlaka ‘delme’ diye isimlendirilen test ile vücutlarının neye reaksiyon gösterdiklerini belirlemeli ve yaşamında bunlardan uzak durmalı. Ev tozuna alerjisi olanlar, öncelikle yatak odalarını akarlardan temizlemeli. Bu kişiler, yatak örtülerini haftada bir 60 derece ısıda yıkamalı ve akar geçirgenliğini önleyen özel kılıflar kullanmalı. Ev sık sık elektrik süpürgesi ile süpürülmeli ve nemli bir bez ile tozlar alınmalı. Enfeksiyonlardan korunma amacıyla çok kalabalık ortamlardan kaçınmalı, sıkı giyinilmeli, beslenme ve uyku düzenine dikkat edilmeli”.
Prof. Dr. Erdem, riskli grupta yer alan kişilerin, cilt kuruluğunu önlemek amacıyla bol bol nemlendirici kullanması gerektiğini ifade ederek, “El egzamalı kişiler, iş yaparken içi pamuk astarlı, dışı suyu geçirmeyen özellikte eldiven giymeli. Bu kişiler ellerini yıkadıktan sonra hemen nemlendirici sürmeli. Egzaması bulunanlar, kışın dışarı çıkarken mutlaka nemlendirici sürmeli ve eldiven giyinmeli” diye konuştu.
(AA)