Himalaya Tuzu ve Sofra Tuzu (Rafine Tuz) arasında ki fark
Son 30-40 yıldır, üç büyük beyaz tehlike diye tuz, şeker ve beyaz un’dan bahsedilmektedir.Bunlardan beyaz şeker ve beyaz un hakkında söylenenler doğrudur, çünkü her ikisinin de doğal özelikleri bozulmuştur ve artık doğal değillerdir. Peygamberimiz “Ya Ali yemekten önce ve yemekten sonra bir miktar tuz seni 70 tür Hastalığa karşı korur” buyurmuştur
Peygamber Efendimiz beyaz un mamullerini kullanmamış ve kullanımını yasaklamış.. Osmanlının son dönemine kadarda Müslümanlar beyaz un mamulleri kullanmamışlardır. Beyaz unda vitamin ve minerallerin bazıları ya tamamen yoktur veya oldukça azdır, çünkü kepekle birlikte en önem lifli kısmı hayvan yemi olarak kullanılır.
Beyaz un:
Kepekli un sağlıklıdır, çünkü buğdaydaki mineral, vitamin, enzim ve amino asitler kabuğundadır. Kepeğin atılması ile birlikte bütün vitamin, mineral, enzim ve aminoasitler de yok olur ve bu nedenle beyaz un besleyici değildir. (geniş bilgi için buğdaya bak.!)
Beyaz un’la beslenen insanlarda sindirim rahatsızlıklar, deri hastalıkları, immün zafiyeti, cinsel güçsüzlük gibi birçok hastalık ortaya çıkar. Çünkü vücutta vitamin, mineral, aminoasit ve enzim yetersizliği ortaya çıkar. Bu vitamin, mineral, enzim ve amino asit yetersizliği haplarla kısa bir süre alınarak karşılanabilir, fakat uzun süre kullanılırsa bağırsaklar tembelleşir.
Bilindiği gibi bağırsaklardaki faydalı bakteriler K ve B12-Vitaminleri gibi karmaşık vitaminler üretirler ki bilindiği gibi bunları lifli besinlerden üretirler. faydalı bakteriler kendileri için ürettikleri bu vitaminlerin çok azını kendileri kullanırlar ve geri kalanı vücut tarafından değerlendirilir. Arılarda bal kendileri için üretirler ama çok azını kendileri tüketirken asil ana kısmını insanlar tüketir.
Beyaz şeker:
Şekerin kullanılması ise çok yenidir. Şekerin doğal, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim içerdiğinden zararı pek yoktur. örneğin eskiden kullanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir. Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kullanılırdı. Şeker pancarından elde edilen şeker İlk zamanlar doğalken sürekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hiç vitamin mineral, enzim ve amino asit içermez ve en önemli kısmı hayvan yemi yapımında kullanılır.
Buda kandaki şekerin aniden yükselmesine sebep olur, çünkü vitamin, mineral, enzim, ve amino asit içermediğinden hızlı geçim olur. şeker kanda yükselirken bu şekeri hücreye taşıyacak olan insulini yeterince salgılanması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya çıkabilir. Bu nedenle doğal şeker kullanılmalıdır.
Tuz nedir?
Peygamber efendimizin tavsiye ettiği tuz doğal tuzdur, günümüzde içerizine bir çok kimyasal katkı maddesi katılan toksik madde gibi etki yapan rafie Tuz (Sofra tuzu) kastedilmemektedir.Tuz sodyum ve klor elementlerinden oluşur ve 1 gram tuzun suda çözülmesi ile 0,6 gramı klor iyonu ve 0,4 gram sodyum iyonu ortaya çıkar. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 gram sodyum ve 77 gram klor bulunur.Normal olrak bu şekilde olması gereken Rafine tuza alimünyum ve titan gibi vücudumuz için zehirli yabancı maddeler katılmakta ve bu yabancı maddeler tuza beyaz bir renk ve kayganlık vermektedir.
sodyum iyonu vücudun ozmotik (gelişen) yapısında çok önemli rol oynar. Yani hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, amino asit ve glikoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, kısaca taşınmasında rol oynar. Ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede rol oynar. Sodyum-potasyumla birlikte hücrelere giriş ve çıkışları kontrol ederler.Fakat Tuz doğal olarak 84 çeşit diğer elementlerle birlikte değilde sadece rafine olarak alınırsa bunu vücudumuz toksik madde olarak algılar ve atmaya çalışır.
Klor iyonunun yetersizliği kanın pH-Değerinin asitleşmesine buda asi doza sebep olur, asi dozsa çok tehlikeli bir durumdur. Asidiz böbrek zafiyeti, akciğer iltihaplanması, aşırı kusma ve ishale sebep olur. Klor bilindiği gibi şehirlerin su şebekesine katılır, (çünkü klor mikroplan öldürür. Klor aynı şekilde bağırsaklardaki zararlı bakterilere ve bunların ürettiği zehirli gaz ve zehirli alkolleri zararsız hale getirir.
Rafine Tuz tansiyonu yükseltir, şayet kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu ağrı vermez. Kişi kronik böbrek ağrılarını unutur, fakat böbrekler kronik iltihaplı olması nedeniyle sodyumlu birleşikleri süzemez.Böylece kanda sıvı oranı artar ve buda yüksek tansiyona sebep olur. Örneğin sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyum hidrojen karbonat (NaHCOS) oluşur ve bu dışarı atılamaz ve yüksek tansiyon problemi çıkar.Himalaya Tuzunda böyle bir durum olmaz.
Arteryo skleroz: Yüksek tansiyona genellikle arteriyo skleroz (damarların yağlanması, daralması ve sertleşmesi) nedeniyle ortaya çıkar. Buda genellikle aşırı et, peynir, yumurta ve mamullerini yeme, alkol ve sigara içme nedeniyle olur.Sofra Tuzu damarların sertleşmesine seebp olur himalaya tuzu bunu önler.
Az tuz alındığında mineral yetersizliği nedeniyle aritmi (kalp ritim bozukluğu), yorgunluk, baş ağrısı ve bayılma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yüksek tansiyona karşı alınan ilaçlar (antihipertensif) üreyi artırır, trigliserid, kolesterol ve şeker metabolizmasını bozar, kan akışını yavaşlatır ve buda yüksek tansiyona sebep olur.
Diyet tuzu: Diyet tuzu adı ile üretilen sodyumsuz yeni tuz: potasyum, magnezyum, kalsiyum ve bir düzine organik asit içermektedir. Potasyum, sodyumundan daha zararlıdır ve ayrıca acı bir tadı vardır. Potasyum besinlerde yeterince mevcut olup ayrıca ekstra almaya gerekte yoktur. Ayrıca ekstra potasyum alındığında sodyumun karşıtı (antigonistik) olduğundan hücrelerdeki transport işlemi de negatif etkilenir. Hücrelere besleyici maddeler girer ve artık maddeler dışarı çıkar ve bu sodyum-potasyum dengesi ile olur.
Sodyum-Potasyum dengesi: Denge bozulursa hücrelerdeki artık madde dışarı atılmazsa hücreler çöp hücreye dönüşür. Bilindiği gibi psikolojisi bozuk bazı insanlar evdeki çöpü dışarı atmadığı gibi dışarıdaki çöpü evlerine çekerler ve bu çöp yığını bütün çevreye hastalık yayan mikrop yuvasına dönüşür. iste hücrelerde böyle olabilir ve o zaman kişi hemen kolay hastalanır ve hastalıklardan da kolay kolay kurtulamaz.
Araştırmalar:
1-) New York’tan Prof. Dr. Michael A. Aldermann Amsterdam’da yaptığı konferansta 1400 kişi üzerinde yaptığı araştırmada az tuz alanların, çok tuz alanlara göre% 20 oranında daha çok kalp krizine yakalandıklarını tespit etmişti. (Nhp. 7.2001.1072)
2-) Dünyada en çok tuz kullanan millet olarak bilinen Japonların diğer milletlere göre daha sağlıklı ve uzun ömürlü oldukları bilinmektedir.
3-) Prof. Dr. K. Stupe (Kassenarzt 4.1997) az tuz alan yaşlılar üzeride araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar sonucu yaşlılarda konsantrasyon zafiyeti, algılama zafiyeti, hafıza zafiyeti görüldüğünü tespit etmişlerdir. Hatta yaz aylarında yeterince tuz ve su almayanlarda colapsüs (kan dolaşımının durması) sebep olduğunu tespit etmiştir. (Nhp. 7.2001.1072)
4-) Gelişme çağındaki çocukların az tuz alması halinde gelişme anormallikleri, yorgunluk, baş ağrısı, okulda anlamama, zorlanmalarda nefes darlığı, deri hastalıkları ve erken yaşlarda yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklara, sebep olur. (Nhp. 7.2001.1072)
5-) Remscheid’dan Prof. Dr. H. Kaulhausen Bayreuth’e eğitim seminerinde hamile bayanların tuz ve su alımını azaltmaları halinde hamilelikleri üzerinde kötü etkilere sebep olabileceğini beyan etmiştir. (NM.10.95.44)
6-) New York’tan Prof. Dr. A. Aldermann ve ekibi 1900 erkek ve 1000 bayan üzerinde 4 yıl süren bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmalarda az tuz alanların çok tuz alanlara göre daha fazla kalp krizi görüldüğünü tespit etmiştir. (GM.7-8.1996.37)
Tecrübelerim:
Larenjit (gırtlak iltihaplanması):
Örneğin oğlum Muhammed Şamil 3 yaşında pseudokrup’a (larenjit, gırtlak İLTİHAPLANMASI) yakalandı ve Frankfurt Üniversitesi çocuk kliniğinde Hastalığa virüsler neden oluyor bakteriler değil, bu nedenle antibiyotikler etki yapmaz sadece tuzlu su ile Enhelesyon yapabiliriz dediler. Bende evde tuzda suda yeterince var o halde çocuğu eve götürebilirim dedim ve çocuğa tuzlu su ile Enhelesyon biraz yardımcı oluyor ve birkaç saat sonra rahatsızlıkları yeniden azıyordu onu özel bir homeopatik ilaçla tedavi ettim.
Norodermatoz:
Ahmet beyde besin alerjisi nedeniyle iki dirsek boynunda da kaşıntılı, kabarcıklı, alerjik ekzem (Nörodermatoz) oluşmuş.Himalaya Tuz’nun faydaları ona analatım ve kullanmasını tavsiye ettim. Yemekten önce içeceği her bardak suya bir tatlı kaşığı içebilirse bir yemek kaşığı sole (250 gr.himalaya tuzu 750 ml suda çözülerek sole hazırlanır) katmasını söyledim.Ahmet beyin atopik ekzemi (Nörodermatoz) bir hafta içinde azaldı ve 4 hatta içinde iyileşti. (15.10.10)
İbrahim Gökçek
Himalaya Tuzu:
Tuz’un zararlarından bahsedilirken faydasından bahsetmek kimsenin aklına gelmez. Tuz aslında çok faydalıdır. Sofra tuzu doğada, denizlerde çözünmüş halde, kaya tuzu şeklinde ve kurumuş iç denizlerin yataklarında bulunur. Ve bu ilk saf haliyle içeriğinde pek çok mineral ve faydalı elementler barındırır. Tuz, tarih boyunca tatlandırıcı ve koruyucu olarak kullanılsa da onun asıl önemi, insan bedeninin içerisindeki sıvıları dengeleyici özelliğinden kaynaklanıyor. Su vücuttaki sıvı dengesini, pH kontrolünü sağlar, sinir sistemi üzerindeki iletişimi sağlar. Gerekli miktarda su aldığımız durumlarda bile, tuz eksikliğinden dolayı vücudumuzdaki su miktarı tehlikeli bir şekilde normalin altına inebilir.Günümüzün tuzları yalnızca sodyum ve klor Tuzu zararlı hale getiren sofraya gelişine kadarki işlenme sürecidir. Tuzun formunun ne olduğu çok önemlidir. Günümüzde kullanılan sofra tuzu rafine edilerek içindeki birçok mineralden arındırılmıştır. Yani yemek tuzu, kimyada sodyum klorür (NaCl) ismiyle bilinen beyaz kristal yapılı bir bileşiktir. Bu iki mineral de tek başlarına yoğun olarak alındığında tansiyonu yükseltir ve dehidrasyon olabilir. Rafine sofra tuzlarının çok fazla işlemden geçirilmiş ve ısıyla kurutulmuş olması pek çok sağlık sorununa neden olabilir.
‘Tuz’un en iyileri
Tuz için kullanılabilecek en iyi alternatifler işlenmemiş deniz ve kaya tuzlarıdır. Bunların arasında kirlenmeye uğramamış olanlar ise Himalaya tuzu ve Kelt deniz tuzudur. Bunlar denizlerin mineral kombinasyonunu taşırlar ve bu kombinasyon bedenin mineral kombinasyonuna çok yakındır. En iyi tuz alımı besinler aracılığı ile gerçekleşir.Deniz yosunu son derece iyi bir tuz kaynağıdır, içindeki birçok mineral bedenimiz tarafından kolaylıkla alınabilir.
Ne kadar tuza ihtiyaç var?
Erişkin bir insanın günlük tuz ihtiyacı 6-8 gram kadardır. Ancak sıcak havalarda ya da ağır fiziksel çalışma şartlarında bu miktar 10 grama kadar çıkabilir. İhtiyaç duyduğumuz tuz, günlük besinlerimizde zaten mevcuttur. Oysa yapılan araştırmalara göre bir insan günde 15 gramdan fazla tuz tüketiyor. Tuz tüketiminin düzenli olarak artması, nefrit (böbrek iltihabı), yüksek tansiyon ve damar sertliği gibi hastalıkları da beraberinde getiriyor.
Himalaya deniz tuzunun faydaları
Himalaya tuzu doğadaki en saf tuz olarak bilinir. 250 milyon yıl önceki denizlerin güneşttu kurumasıyla oluşmuş tuz havzalarından alınan bu tuz bedenimizde bulunan tüm elementleri içermesinin yanı sıra yeryüzünde bulunan elementlerden 84 ayrı minerali de bünyesinde barındırır. Vücut hücrelerinim iç sıvı dengesinin ve sinir sisteminin elektriksel faaliyetini destekler.
Himalaya tuzunun fiyatına gelince piyasada 250-500 gr. paketlerde satılır 15 tl den başlar 40-50 tl ye kadar fiyatlara bulabilirsiniz.
SÜREKLİ İÇİLEN KRİSTAL TUZLU SU KÜRÜNÜN, ŞU FAYDALARI GÖRÜLMÜŞTÜR
** Vücudun asit baz dengesini olumlu etkiler.
** Dolaşım sistemi ve organları olumlu etkiler.
** Kan basıncının dengelenmesine yardımcı olur.
** Vücutta biriken toksinlerin ve ağır metallerin dışarı atılmasına yardımcı olur.
İNSAN NORMAL KOŞULLARDA SAĞLIKLI DOĞAR.. SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN GÜNDE 2.5 lt A KRİSTAL TUZLU SU İÇMELİDİR
DÜZENLİ KULLANIMLA ŞU RAHATSIZLIKLARIN TEDAVİSİNDE YARDIMCI OLUR
** YÜKSEK TANSİYON (beyin kanaması,kalp krizi ,felç, v.s. rahatsızlıklara sebep olur.)
** KİLO kontrolü
** DEPRESYON (Lityum’la)
** STRES (Seretonin salgısını sağlamaya yardımcı olur.)
** BÖBREK TAŞLARININ ve KUMLARININ. ERİMESİNE
** KALP RİTMİNİ DÜZENLEME ve KALP DAMAR HASTALIKLARI
** MİGREN,
** KEMİK ERİMESİ (Osteoporoz)
** GUT hastalığına
** KİREÇLENME ve ROMATİZMAYA
** KANSERLİ HÜCRELERİN OLUŞUMUNU ÖNLEMEYE ve TEDAVİSİNE yardımcı olur.
** UYKU düzeni sağlar.
** DİABET (ŞEKER) hastalığına
** ALZHEİMER(Rafineri tuza konan Aliminyumlu katkı maddeler ALZHEİMER hastalığa yol açar.)
** ASTIM ve ALERJİYE (1 litre suya 2 çay kaşığı SOLE katılıp her gün 10 dakika buharında durularak tedaviye yardımcı olur. )
** KASLARDAKİ güç kaybına
** YAŞLANMAYI GECİKTİRİR.
** MAKSİMUM ENERJİ kaynağı olduğundan YORGUNLUĞA karşı, KRAMP ve ADELE ağrılarının giderilmesine yardımcı olur.
** HAFIZA, UNUTKANLIK İLE İLGİLİ SORUNLARDA
** SEDEF, EGZAMA, SİĞİL gibi cilt rahatsızlıklarına,
** AKNE ve UÇUKTA (Sole %26 lık tuzlu sudan siğil, uçuk ve akneye sürülür ve zamanla iyileşmeye yardımcı olur.)
** CİLT LEKELERİ ve ÇİLLERE tuzlu sudan ( SOLE ) akşam yatmadan sürüp üstüne kreminizi sürdüğünüzde zamanla pürüzsüz ve parlak bir cilt oluşumuna yardımcı olur..
84 MİNERALLİ A KRİSTAL TUZUN KULLANILMASI
Kristal tuz cam bir kavanoza konur, üzerini kapatacak kadar su eklenir ve bu karışım erimeyecek seviyeye geldiğinde %26 lık doymuşluğa ulaşır. Bu kristal tuzlu eriyik su=SOLE dir ve artık kullanıma hazırdır.. A KRİSTAL tuz + Su = SOLE = SIVI GÜNEŞ olarak adlanılır. ÇÜNKÜ 256 MİLYON YIL önceki temiz denizler o dönemin ekolojik koşullarının etkisi ile aşırı Güneş ışınlarıyla kurumuş ve bu güneş enerjisini içinde hapsetmiştir.
SOLE Yİ, TUZ KULLANMANIZ GEREKEN TÜM GIDALARDA kullanabilirsiniz.
Ayrıca tuzlukta öğüterek yemeklerinizde de gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.
YÜKSEK TANSİYON HASTALARININ KULLANIM ŞEKLİ
Günlük tüketmemiz gereken ortalama 2,5lt. (bünyeye göre artabilir) suya ilk hafta 1 çay kaşığı SOLE = A KRİSTAL TUZ + SU eriyik katarak içilecek. İkinci hafta 2.5 lt. içeceğiniz suya 2 çay kaşığı SOLE katılır ve düzenli içilmelidir. Vücudumuzun ihtiyacı olan SU ve MİNERALLER hücreler tarafından yeterince alındığından hücrelerin kuraklığı giderilecek ve zamanla yüksek tansiyonun tedavisine yardımcı olur.
A Kristal tuzsuz su içildiğinde vücudun doğal minerallerini eksilterek, vücut hücrelerine girmeden süzgeçten geçer gibi vücuttan çıkıp gider. Bu nedenle kristal tuzlu su içmeliyiz.
DİĞER SAĞLIK PROBLEMLERİNDE ve SAĞLIKLI İNSANLARDA KULLANIM ŞEKLİ :
Günlük içmemiz gereken 2.5 lt. SUYA 1 ÇORBA KAŞIĞI SOLE katılmalıdır. Bu ENERJİ ve YAŞAM KAYNAĞI suyu sabah aç karına, yemeklerden yarım saat önce ve 1 saat sonra, 1’er bardak içmelidir. Yemeklerde kesinlikle su içmemeliyiz .Oysa 84 elementli A KRİSTAL TUZLU SU KÜRÜ insan fizyolojisinin birkaç ay gibi kısa sürede kendini toparlamasına, hücrelerin yenilenmesi, onarılması tedavisine maksimum seviyede yardımcı olur.
A KRİSTALLİ SU KÜRÜNÜ sürekli yapmamız gerekir. Çünkü 84 mineralli A Kristali vücudumuz için gerekli olan mineralleri içerir.
CİLT GÜZELLİĞİNE YARDIM İÇİN SÜRÜLEREK KULLANIM ŞEKLİ:
Cilde sürülerek faydalı olmaya çalışırken İÇME KÜRÜNÜ sürekli uygulamak lazımdır.AKNE (sivilce) lerin üzerine %26lık eriyikten(SOLEDEN) karışımından sürün ve kuruduktan sonra günlük kreminizi uygulayın.
SEDEF VE EGZAMALARDA YARDIMCI OLUR
Her gün hasta bölgeye dayanabileceğiniz oranda bu A Kristal Tuzlu % 26 lik eriyikten(SOLEDEN) sürün. Önce haftada 2 gün küvet suyuna 0,5 – 1 kg. A Kristal Tuzu katılarak 20 dakika beklenir. İlk önce kızarıklık ve yanma olabilir. Küre devam edildikçe zamanla iyileştiği ve tamamen yok olduğu görülecektir. İyileşmeye başladıkça banyo kürü haftada 1 e indirilmelidir. Bu esnada A Kristal Tuzlu su kürünü içmeye kesinlikle devam etmelisiniz.
SİĞİLLERDE TEDAVİYE YARDIMCI OLUR
Su kürünü içmeye devam etmelisiniz. Aynı zamanda A Kristal Tuzlu eriyikten(SOLEDEN) her gün 2 kez sorunlu bölgeye sürülmelidir.
CİLT LEKELERİ, ÇİLLER İÇİN TEDAVİYE YARDIMCI OLUR
İçerek tedavi yanında %26 lık eriyikten( SOLEDEN ) çilli bölgeye günde 2 kez sabah akşam komple sürülür ve kuruduğunda günlük kullandığınız nemlendiriciden sürülür. Bu esnada güneşli günlerde yüksek faktörlü güneş kreminizi muhakkak sürmelisiniz. Birkaç ay sonra sonuca inanamayacaksınız.
DOKTORLAR VE BİLİM ADAMLARININ GÖRÜŞLERİ
Günün birinde bugün kapalı alanlardaki sıcaklık ve nemliliği düzenlediğimiz gibi iyon seviyesini de düzenleme ihtiyacında olacağız. (Dr.Krueger) *Eksi iyonlar havanın vitaminleridir. (Dr.E.R.Holiday) *Eksi iyonlar çok acı çeken hastaları sakinleştirdi. (Dr.Komblueh) *Eksi iyonlar yanıkları daha çabuk kurutup daha az yara iziyle daha çabuk iyileştirir. (Dr.Robert McGowan) *Eksi iyonlar hacmi daha fazla daha geniş hücre çekirdeği yaparlar ve oksijeni çekmek ve kullanmak için kapasitemizi geliştirirler. (D.R. Gualaterotti… Milan Üniversitesi) *Iyonlaştırma havada yoluyla taşınan alerjilere duyarlı olanları olumlu yönde etkiler. (Dr. Albert. P. Krueger & Dr. Richard F. Smith (Kaliforniya Üniversitesi )
Himalaya Kristal Tuzu ile Ağız ve Diş Temizliği
Tuz, ağız ve diş temizliği için son derece uygun bir maddedir. Diş taşı oluşumunu ve diş çürümesini önler. Diş problemlerinin çoğu ağız ve gırtlak kısmındaki fazla asitleşmeden meydana gelmektedir. Eğer diş taşı problemiyle karşı karşıya iseniz bunu SOLE ile çözümleyebilirsiniz. Tuz ile nötr bir ağız florası yapılandırılır. Ağız florasının nötrleşmesiyle birlikte mevcut hastalıklar iyileşip, ağız ve gırtlak florası da oluşabilecek hastalıklara karşı korunur ve diş minesi de tazelenir. 1098 – 1179 tarihleri arasında yaşamış Alman düşünür, yazar, besteci, doktor, başrahibe Hildegard von Bingen de o dönemlerde tuzu ağız ve diş sağlığında kullanıyordu ve tavsiye ediyordu.Tuzun ağız ve dişler için kullanımı: Her sabah dişlerinizi konsantre SOLE ile fırçalayınız. Ağza alınan SOLE dilimizin yardımıyla dişlerin arasından geçirilerek çalkalanır. Daha sonra ise gargara yapılarak tükürülür. Bu işlem yaklaşık 3 dakika kadar sürmektedir.
Doğal deodorant
Tuz doğal bir deodoranttır. Dezenfekte edici ve nötrleştirici özelliğiyle istenmeyen kokuları oluşturan mikrop ve bakterilerin üremesini önler. Bir tuz kristalini alıp biraz su ile ıslatın ve bedeninizin gerekli bölgelerine sürün.
Ağır metal yüklenmeleri
Birçok insan farkına varmadan Kurşun, Kadmiyum, Arsenik, Paladyum veya Amalgam gibi ağır metal yüklenmesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Yalnız yeryüzü ile hava bu metallerle kirli değil.Yıllarca, örneğin diş tedavisinde, Amalgam gibi toksik maddeler veya Paladyum ihtiva eden karışımlar tatbik edilmiştir.Bu zehirler organizmamızı zorlamaktadır, çünkü bunlar vücudumuz tarafından dışarı atılamamaktadır. Burada spesifik olmayan semptomlar, baş ağrısı veya çabuk yorulma, depresyon, canlılık kaybı vb. durumlar meydana gelmektedir.Himalaya Tuz Kristali (Doğal Tuz) bütün bu zehirli maddeleri vücudumuzdan atmaya yardımcı olabilir.
Ağır metal yüklenmelerinde Tuz kullanımı
Her sabah bir tatlı kaşığı SOLE (Sol) ü bir bardak iyi içme suyu (kaynak suyu) ile karıştırarak içiniz.Burada en önemlisi, gün boyunca bol bol iyi ve az mineralli içme suyu (kaynak suyu) içmenizdir ki vücudunuz iyonize olmuş ağır metalleri dışarı atabilsin.Yoksa içimizde olan bu ağır metaller sürekli hareket halinde olup, şikâyetlerin artmasına sebep olabilirler.
Sindirim şikâyetleri ve metabolizma bozukluğu
Sindirim şikâyetleri, romatizmal hastalıkların yanı sıra batı dünyasında en çok rastlanan şikâyetlerdir.Nedenleri ise çoğunlukla aynıdır: Hareket azlığı, sağlıksız yaşam ritmi, yetersiz beslenme ve su eksikliğidir. Buna bağlı olarak, mide bozuklukları, ishal, kabızlık, karaciğer ve safrakesesi rahatsızlıkları, yüksek kan yağları ve ürik asit veya diyabet (şeker hastalığı) ve çürümeler meydana gelir.Elbette esas olan, tüm bu hastalık tabloları için, sağlıklı ve dengeli beslenmenin gerekli olduğudur. Sağlıklı olmak veya sağlığını kazanmak her insan için temeldir. Esas itibariyle yiyeceklerimizin doğal ve besleyici olması gerekmektedir. Yiyeceklerin taze ve diri olmasına dikkat edilmelidir. Doğallığı bozulmuş beyaz un, tatlı ve konserve yiyeceklerden sakınılmalıdır. Bazik (alkalik) bir beslenme tercih edilmelidir.İnsanların çoğunluğu, birçok hastalığın çıkış noktası olan durumu ekşi bir metabolizma ile yaşamaktadır. Bazik (alkalik) yiyecekler arasında, meyve (yaş), sebze, salata ve kızıl buğday sayılır. Ekşilik (asit) sağlayıcılar ise, tatlıların tümü, et, salam/sosis, yumurta ve süt ürünleridir. Ceviz/Fındık ve bitkisel yağlar ise nötrdür. Yemeğinizi hazırlarken özellikle yüksek değerli soğuk pres edilmiş bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Böylece kolesterin düzeyi dahi indirilebilir.Dengeli bir beslenme, 2/3 bazik (alkalik) yiyecekler ile 1/3’ü ekşilik (asit) sağlayıcılarından oluşur. Bu arada su içmeyi de unutmayınız. Vücudunuzun beher kilogramı için her gün 30 mililitre iyi, taze ve düşük mineralli kaynak suyu içiniz.SOLE (soley) ile uygulayacağınız bir içme kürü ile kısa zamanda, sindirim şikâyetleriniz tarih olacaktır. Bu SOLE (soley) sindirim organlarımızın Peristaltik‘ini uyarır, mide asidini dengeler, karaciğer ve pankreasın sindirim özsularını üretmelerine destek olup, büyük aptesti ve metabolizmayı düzenler ve asidik bazları uyumlu kılar.
Kadın rahatsızlıkları (hastalıkları)
Kadın olmak bugünlerde birçok rolü üstlenmeyi gerektirmektedir. Klasik sorumluluklarının, ev kadını, annelik ve sevgili olmanın yanı sıra evini geçindirmek ve yaşamını sürdürebilmek için mesleki hayata atılması da yükünü arttırmaktadır. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi ise enerjiye mal olup, kronik yorgunluk / bitkinlik durumlarına sebep olur. Buna ilaveten, kadın bünyesinin kendine özgü tipik kadın hastalıkları eklenmektedir. Bunlar arasında adet günleri rahatsızlıkları, premenstrüel sendrom, batın ağrıları, kaşındırıcı veya yakıcı akıntılar, vajinal kuruluk, virütik, mantar veya bakteriyel enfeksiyonlar ve menopoz sayılabilir.Himalaya Kristal Tuzu ile bakteriler, mantarlar ve virüsler yok edilir, gelişmeleri önlenir.Mukoza tekrar doğal nemine kavuşup yenilenir ve kendini yeni enfeksiyonlardan daha iyi korur.
Kadın rahatsızlıklarında (hastalıkları) Himalaya Tuz Kristali kullanımı
Her sabah bir tatlı kaşığı SOLE (Sol) ü bir bardak iyi içme suyu (kaynak suyu) ile karıştırarak içiniz.Lokal rahatsızlıklarda, akıntı, kuru mukoza veya enfeksiyonlarda SOLE oturma banyosu tatbik edilebilir. Burada SOLE ün konsantrasyonu % 3 ila %8 olup 37 santigrat derece ısıda olmalıdır.Başlangıçta tüm vücut SOLE banyosu ise en fazla % 2 konsantrasyona sahip olmalıdır (l00 litre suya en fazla 2 Kg Tuz ilave edilir) . Burada yine suyun ısısının 37 santigrat dereceden fazla olmamasına dikkat edilmelidir.Kendinizi yenilemek ve enerji kazanmak için Himalaya Kristal Tuzlarıyla yapacağınız bir banyoya zaman ayırın.
Kanser
Kanser denilince ilk akla gelen, kontrolsüz, yok edici, bozulmuş (yozlaşmış) hücrelerin gelişerek büyümesidir.Bu teşhis bile kendi başına bir ölüm fermanı gibi kabul görmektedir.Kanserin manası, enerji eksikliğinden doğan vücudumuzdaki düzensizlik, kaos ‘dur. Bu eksikliğin sebepleri çok yönlü olabilir. Örneğin genetik yaradılış, yanlış beslenme ve bulunulan çevre koşulları.En önemlileri arasında psikolojik faktörler, negatif düşünce ve duygular, eşlerin birbirleri ve kendilerine karşı sevgisizlikleri, yaşam korkuları, sürekli stres veya agresif/saldırgan çevre (muhit) sayılabilir. Bütün bu sayılan durumlardan dolayı vücudumuzun frekans yapısı yok edilmektedir.Biz burada kanserin tuz ile tedavi edilebileceğini ileri sürerek hak iddia etmek istemiyoruz.Buna rağmen Himalaya Kristal Tuz terapisi ile vücudunuzun eksik olan yapısını elde edebilmesi için enerjinizi hissedilir şekilde güçlendirebilir ve tümleşik bir terapi programı içerisinde vücudunuzun kendi kendini iyileştirme güçlerini aktive edebilir ve böylece iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyebilirsiniz.Bütün bunlarla birlikte sizin de çaba göstermeniz gerekecektir. Radikal bir şekilde düşüncelerinizi değiştirin – pozitif düşünüp, hareket edin. Sevdiğiniz ve etrafınızda olmalarından haz duyacağınız insanlar ile birlikte olun. Negatif stresten kaçının. Sağlıklı beslenin, bol taze kaynak suyu için ve vücudunuza bu tuz ile gerekli olan frekans yapısını verin ki enerjinizi ve vücudun tekrar yapılanmasını sağlayın.
Himalaya Kristal Tuzu’nun kanserde uygulanışı
Her sabah bir tatlı kaşığı SOLE (Sol) ü bir bardak iyi içme suyu (kaynak suyu) ile karıştırarak içiniz.Gün içerisinde en az 2 – 3 litre kadar taze, düşük mineralli, karbondioksitsiz kaynak suyu içiniz.Sağlık durumunuz el verdiği takdirde arada bir SOLE banyosu yapın. Bunun için % 1’lik konsantrasyon yeterli olup SOLE ün sıcaklığı 37 santigrat derecede olmalıdır.
Kaynak: WASSER&SALZ
Urquell des Lebens
Dr. Med. Barbara Hendel / Peter Ferreira
Yasal Uyarı:
Bu sitede tanıtılan ürünlerle ilgili olarak verilen bilgiler tanıtım amaçlıdır; hastalıkların teşhis veya tedavi edilmesi, hastalıklardan korunma amacıyla kullanılmamalıdır.Bu sitede verilen bilgiler profesyonel tıbbi yardım veya yetkili sağlık personelinin sağlayacağı destek yerine geçmez. Sağlık durumunuzla ilgili sorularınız için ve her zaman yeni bir tedavi programına başlamadan önce doktorunuza danışınız. Bu sitede yer alan belgelerin ve bilgilerin doğrudan veya dolaylı kullanımı veya yorumu (veya hatalı kullanımı/yorumu) sonucu ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili olarak firmamız sorumlu tutulamaz.