Krespi, yaptığı yazılı açıklamada, inmenin, erkeklerde ölüm nedenleri arasında beşinci, kadınlarda ise üçüncü sırada yer aldığını ifade etti. İnme riskinin belirlenmesi ve koruyucu stratejilerin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Krespi, bu konuda hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve sigara gibi bilinen nedenlerin dışında, kadınlara özgü başka risk faktörleri de olabileceğini aktardı.
Doç. Dr. Krespi, “Kalıcı sakatlık ve hayati tehlikeye neden olan inme, son yıllarda erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülüyor. Kadınların daha uzun yaşaması, gebelik ve doğum kontrol hapları gibi birçok etken, inme geçirme riskini artırabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
“İNME RİSKİ HAMİLELERDE DAHA FAZLA”
Krespi, inme gelişme riskinin hamilelerde daha fazla olduğunu, hamilelik döneminde yaşanan ödem ve pıhtılaşma mekanizmasındaki fizyolojik değişiklikler nedeniyle özellikle gebeliğin son 3 ayında ve doğum sonrası erken dönemde sorunun daha sık görülebileceğini vurguladı.
Gebelikle ilişkili ortaya çıkan yüksek tansiyonun hem kanayıcı hem de tıkayıcı inmelerin önemli nedenlerinden olduğunu aktaran Krespi, şöyle devam etti:
“Gebelik öncesinde yüksek tansiyonu olan kadınların, doktor kontrolünde düşük doz aspirin kullanmaları ve beslenmelerinde yeterli kalsiyum içeriğinin olması sağlanmalıdır. yüksek tansiyon hastası olan gebeler, doğumdan sonra doktor kontrolünde uygun ilaç tedavisine devam etmelidirler. Düşük doz doğum kontrol ilacı kullananlarda inme riskinin göreceli olarak arttığı belirlenmiştir. Özellikle yaşlılarda, sigara içenlerde, diyabet, yüksek tansiyonu ve kolesterolü olanlar veya genetik olarak pıhtılaşma bozukluğu bulunan kadınlarda doğum kontrol hapı kullanımı inme riskini artırmaktadır. Bu nedenle bu risk faktörleri olanlarda doğum kontrol hapı kullanılması gerektiğinde, söz konusu durumlar kontrol altına alınmalıdır.”
MİGREN DE İNME RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Krespi, inmenin nadir nedenlerinden olan beyin toplardamar tıkanıklığının da en fazla kadınlarda görüldüğünü, bunun sebebinin doğum kontrol hapları ya da gebelikten kaynaklanan hormonal faktörler olduğunun düşünüldüğünü aktardı. Böyle bir durumda kan sulandırıcı tedavinin gebelik boyunca sürdürülmesi gerektiğini belirten Krespi, görme, konuşma bozuklukları ve uyuşma gibi belirtilerle kendini gösteren auralı migrenin, inme riskini artırabildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Auralı migreni olup sigara içen kadınlarda inme riskinin daha da arttığı dikkati çekmektedir. Auralı migreni olan kadınların mutlaka sigarayı bırakmaları gerekiyor. ‘Atriyal fibrilasyon’ adı verilen kalpte ritm bozukluğu da inme için önemli bir risk faktörüdür. Kadınların beklenen yaşam sürelerinin daha uzun olması nedeniyle özellikle ileri yaşlarda daha sık görülmektedir. Bu nedenle rutin kontrollerde özellikle 75 yaşın üzeri kadınlarda EKG ve ritm bozukluğu açısından tarama yapılması önerilmektedir.”