Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kulaç, kış aylarının gelişi ve havanın soğumasıyla ciltte kuruluk ve pul pul dökülmeler görüldüğü gibi, insanlardaki mevcut deri hastalıklarının da artabileceğini belirtti.
Kulaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, soğuk havanın en önemli etkilerinden birisinin de deri kuruluğu olduğunu aktararak, soğuk havada, ter ve deriden buharlaşmanın azalması gibi nedenlerle deride kuruma meydana geldiğini ifade etti.
Deri kuruluğunun, çocukluk dönemi başta olmak üzere egzama grubundaki hastalıklarda artma ve ciltte pul pul dökülmelere yol açtığına işaret eden Kulaç, cildi soğuktan korumak için fiziksel önlemlerin yanı sıra nemlendirici kullanmanın büyük önem taşıdığını vurguladı.
Kulaç, soğuk havalarda, “Atopik Dermatit” (bünyesel egzama) olanlar için özellikle nemlendiricinin önemine dikkati çekerek, tıbbi nemlendiricilerin kış döneminde daha fazla kullanılması ve güneşli havalarda kontrollü bir şekilde güneşten faydalanılmasını önerdiklerini kaydetti.
– “Astım, atopik egzamanın bir parçasıdır”
Prof. Dr. Kulaç, astımın atopik egzama bileşenlerinden olduğunu söyleyerek, şu bilgileri verdi:
“Kış aylarının gelişi ve havanın soğumasıyla ciltte kuruluk ve pul pul dökülmeler görülebildiği gibi, insanlardaki mevcut deri hastalıkları da artabilir. Batıda ve Trakya Bölgesi’nde daha sık görülen ‘Atopik Dermatit’, bünyeden gelen ‘iç egzama’ dediğimiz hastalıktır. Avrupa’da yüzde 20’lerde görülen bu hastalık, Türkiye’de 1’den 10’a kadar değişkenlik gösterebiliyor. Bu hastalığın üç önemli bileşeni var: Daha çocukluktan başlayan yüzde egzamalar, kaşıntı ve deri kuruluğu. Atopik egzaması olanların kış döneminde doktora başvurup rutin kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. Atopik egzamada sadece deri değil, astım gibi bileşenler var. Asıl onlardan korkarız. İnsanlar, genetik olarak ev tozu akarları, polen, kedi tüyü ve mantar küfleri gibi çevresel alerjenleri alırlar.”
Atopik egzamanın, şehirleşmenin arttığı, özellikle gıda üretiminin teknolojik entegre sistemine kaydığı yerlerde daha fazla görüldüğünü ifade eden Kulaç, “Tekirdağ’a baktığımızda çok doğal bir şehir gibi geliyor ancak sanayiyle doğal yaşam iç içe girmiş. Bu da muhtemelen sanayinin ürettiği zararlı etkenlerin doğrudan üretilen doğal ürünlere zarar vermesinden dolayı atopik egzamanın görülme sıklığını artırabilir” diye konuştu.
Kulaç, Avrupa’daki atopik egzamalara yüzde 20 oranında astımın eşlik ettiğini belirterek, “Bu, çok ciddi bir sorun teşkil ediyor. Astım, ciddi bir hastalık, çünkü hayati tehlikesi var. Biz, Türkiye’de bunu biraz daha az görüyoruz ancak Tekirdağ’da atopik egzama sık görüldüğü gibi, bu hastalığa astımın eşlik etme oranının bizim tecrübelerimize göre, daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Ama bilimsel olarak tam anlamıyla bir çalışma yapmadık. Bunlar, kendi hasta grubumuzdan tecrübe ettiğimiz bilgiler” ifadelerini kullandı.
Deri hastalıklarının, genelde insanın yaşam kalitesini bozduğunu, huzursuz ettiğini ve bazı hastalıklarda uyku düzeninde bozuklukların yaşanmasına neden olduğunu anlatan Kulaç, soğuktan korunma ve nemlendirici kullanma gibi çok basit önlemler alarak yaşam kalitesinin bozulmasına engel olunabileceğine dikkati çekti.
Kulaç, atopik egzamalarda, deri kuruluğunu sadece derinin kuruması olarak görmemek gerektiğinin altını çizerek, derinin insanın dış ortamda en önemli fiziksel bariyeri olduğunu ve atopik egzamada dış ortamlardaki alerjenlere karşı bir hassasiyet olduğundan bu bariyerin sağlamlığının büyük önem taşıdığını kaydetti.
AA