Gözlük ve kontakt lenslerden kurtulmak için uygulanan lazer yöntemlerinde göze dokunmanın hastalarda tedirginliğe yol açtığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu, “Trans-PRK” tekniği adı verilen lazer yönteminin hastalardaki bu korkuyu ortadan kaldırdoğıını söyledi.
Alışılagelmiş lazer tedavi tekniklerinin, kornea dokusunun özel bir bıçakla veya lazerle kesilerek uygulandığını belirten Kavalcıoğlu, “Bu tekniklerden her ne kadar başarılı sonuçlar alınsa da bazı komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Trans-PRK yönteminde ise ameliyattan önce gözün ön çeperinin alkolle eritilerek kazınması ya da çeperin bıçak veya başka bir lazer cihazıyla şapka gibi kaldırılması söz konusu değil. Bu yöntemde uzaktaki bir ışık kaynağına 50 saniyeden az bir süreyle bakmak yeterli oluyor” dedi.
MİYOP VE ASTİGMAT HASTALARINDA BAŞARILI SONUÇLAR ALINIYOR
Yöntemin, özellikle korneası ince olan hastalarda ve kornea yüzeyi normalden daha dik olan problemli olgularda avantaj sağladığını dile getiren Kavalcıoğlu, yöntemin miyop ve astigmat hastalarında çok başarılı sonuçlar verdiğini belirtti.
Gözde iz bırakmayan yöntemin hasta konforu açısından sağladığı diğer avantajlar hakkında Dr. Kavalcıoğlu’nun görüşleri şöyle: “Doku kaldırılarak uygulanan lazer tedavilerinden sonra gözleri uzun süre darbelerden korumak gerekirken, bu tedaviden 3-4 gün sonra hastanın boks maçı yapması bile gözlere zarar vermiyor. Bu tedaviden bir ay sonra yapılacak göz muayenesinde, lazer tedavisinde uzmanlaşmış bir göz hekimi bile hastanın gözüne lazer yapılmış olduğunu anlayamaz. Tedaviden sonra gözlerin kapatılması gerekmiyor, hasta iki gözünü de açık tutarak evine gidebiliyor. Uygulama, aynı tedavi seansında iki göze birden yapılabiliyor.”