Bazı böbrek hastalıkları çocukluk çağında başladığını söyleyen Prof. Dr. Soner Duman şöyle devam etti, “Erişkin yaşta görülen bazı böbrek hastalıklarının temellerinin çocuklukta atıldığı bilinmektedir. Bu nedenle bu hastalıkların erken dönemde tanınması kronik böbrek hastalıklarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kronik böbrek hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri ile erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığı ve erken tanının istenen düzeyde olmaması birçok olguda buna olanak vermemektedir. Hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz tedavileri nedeniyle de sağlık bütçesini ciddi şekilde tehdit etmektedir” dedi.
ÇOCUKLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONUNA DİKKAT
Çocuklarda kronik böbrek hastalıklarının çoğu erken tanı ile önlenebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Duman, “İdrar yolu enfeksiyonları önemli bir grup olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukların yüzde 1-2’sinde görülen idrar yolu enfeksiyonu, böbrek ve idrar yollarında doğuştan bozukluğu olan çocuklarda (hidronefroz, reflü, vb) ve tekrarlayan ateşli enfeksiyonlar şeklinde olduğunda kronik böbrek hastalığı için önemli risk faktörüdür. Bu çocuklarda erken tanı ve tedavi yapılamazsa, böbreklerde kalıcı hasar gelişir ve bu durum son dönem böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir. Bu nedenle ateşli çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu mutlaka akla getirilmeli, idrar tahlili ve idrar kültürü istenmelidir. İdrar yolu enfeksiyonu saptanan çocuklarda sadece ilaç vererek enfeksiyonu ortadan kaldırmak yeterli olmayıp, altta yatan nedenin araştırılıp tedavi edilmesi gereklidir. Günümüzde gebelikte yapılan ultrason incelemeleriyle daha anne karnındayken saptanabilen yapısal anomaliler doğum sonrası çok dikkatli izlem ve bazen müdahale ile düzeltilebilmekte ve zararları hafifletilebilmektedir. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonuna neden olan risk faktörü idrar yolları anormallikleri olabildiği gibi dışkılama ve idrar yapma bozuklukları da olabilir” diye konuştu.
İDRAR YAPMA ALIŞKANLIĞINA DİKKAT
Özellikle çocuklar için uyarılarına devam eden Duman, “Çocukların dışkılama ve idrar yapma alışkanlıkları dikkatle sorgulanmalı, kabızlık önlenmeli, doğru idrar yapma prensipleri (idrarlarını bekletmemeleri, çok sıkışmadan tuvalete gitmeleri) öğretilmelidir. Tuvalet eğitiminin sıkı verilmesi sonucu, çocuğun idrarını bekletmesi idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlamaktadır. Tuvalette temizlik eğitiminin de doğru verilmesi önemlidir. Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların mutlaka bir pediatri uzmanına yönlendirilmesi gerekmektedir. 6 yaşını geçmesine rağmen gece idrarını tutamayan çocukların da uzman hekim gözetiminde incelenmesi gerekmektedir. Bugün Türkiye’de kronik diyaliz gerektiren her 3 çocuk hastanın birinde, zamanında tespit edilmemiş idrar yolunda yapısal bozukluklar ve böbrek enfeksiyonlarına bağlı gelişen kronik böbrek hasarı vardır.
Kronik böbrek hastalıklı çocuklarda ölüm oranları sağlıklı kişilere göre 10-30 kat daha yüksektir. Bu hastalarda ölümlerin yaklaşık yarısından kalp ve damar hastalıkları sorumludur. Bu nedenle, kronik böbrek hastalığının erken tanısı ve önlenmesi, kalp sağlığının korunması bakımından da son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARDA OBEZİTE GİDEREK ARTIYOR
“Çocukluk çağındaki diğer önemli bir sağlık sorunu da sıklığı hızla artan obezite oranı ve buna paralel olarak artan hipertansiyondur” diyen Duman sözlerine şu şekilde devam etti, “Kalbe, böbreklere, damarlara zararlı etkisi olan hipertansiyon, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok artış göstermiştir. Sağlıklı çocuklarda üç yaştan itibaren her muayene sırasında tansiyonun ölçülmesi ile hipertansiyonun erken tanısı ve tedavisi mümkün olabilir ve gelişecek komplikasyonlar önlenebilir. Asıl yapılması gereken doğru beslenme ve düzenli hareket etme alışkanlığının çocuklara ilk yaşlardan itibaren kazandırılması ve obeziteden korunmasıdır.”
Duman son olarak , “Çocukları böbrek hastalıklarından korumanın bir diğer yolu da bilinçsiz ilaç kullanımının önlenmesidir. Sağlık kuruluşlarında uygulanan ilaç tedavilerinde kilo ve böbrek fonksiyonuna göre verilen ilaç doz hesabına çok dikkat edilmeli, azalmış böbrek rezervi olan veya akut böbrek hasarı gelişen çocuklarda titizlik gösterilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.
Kuzey Kıbrıs’ta yaklaşık olarak 200 civarında kronik böbrek yetmezliği hastası mevcut olup Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Hemodiyaliz Ünitesi de 8 makine ile bu hastalara hizmet vermektedir