Adı garip, belki de hiç duymadığınız bir şey: Sostalji. Doğadaki yeşil alanların yok olup, yerini betonlara bırakmasının neden olduğu bir çeşit acı ve üzüntü hali. Latince teselli anlamına gel ‘solacium’ ve Yunanca acı anlamına gelen ‘algia’ kelimelerinin birleşimi olan sostalji artık modern çağın yeni hastalığı.
Heidi sendromu olarakta bilinen sostalji doğadaki yeşillerin yok olup yerine yeni binaların, alışveriş merkezlerinin, otoparkların inşa edilmesiyle insanda oluşan acı ve üzüntü halidir.
Sostalji insanın sevdiği ve yaşadığı ortamın tehdit altında olmasıyla ortaya çıkar. Günümüzde aşırı kentleşmeyle insanlarda oluşan sostalji hali artıyor.
Bilimsel çalışmalar sonucunda doğanın beden sağlığı ve ruh sağlığı için çok önemli olduğu ortaya çıkmıştır. American Journal of Preventive Medicine’de 2008’de yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, doğayla iç içe yaşayan çocukların beden kitle endeksleri diğerlerine oranla daha düşüktür.
YEŞİL ALANLARDA YAŞIYANLARIN STRES HORMONU DAHA AZ
Japonya’da 260 kişiyle ve 24 değişik şehirde yapılan bir araştırmaya göreyse, doğaya yakın mekanlarda oturan insanların kanındaki stres hormonu kortizolün yoğunluğu diğerlerine göre yüzde 13.4 daha az.
BİNALAR ŞİŞMANLATIYOR
Kortizol hormonunun şişmanlamakta oynadığı rolü göz önünde bulundurduğumuzda doğadan uzak yaşamanın da bir şişmanlama faktörü olduğunu düşünebiliriz. Yani doğa şişmanlamaya karşı koruyucu etki gösterir. Doğada yapılan antrenman ya da koşular doğal öldürücü hücrelerimizin aktivitelerini yükselterek bağışıklık sistemimizi güçlendirir ve bu da bizi strese karşı daha dayanıklı hale getirir.
Sostalji kısaca teselli edenin yok oluşuna acı duyulmasıyla oluşan bir ruh halidir.